Meşhur bir deyimdir “Altı kaval, üstü şişhane” deyimi. Bir birine uyum sağlamayan durumlar için çokça kullanılır. En çokta giyim kuşam için kullanılan bu deyim azda olsa hayatın diğer alanlarında da yeri geldi mi kullanılır olmuştur.
Birkaç gün önce iftar öncesi eve gidiyordum.(Cuma akşamı.) Birkaç yere uğradım ve Karadere köprüsüne kadar geldim. Eski su değirmenin olduğu yere yaklaşırken karşıdan bir patpat geliyordu. Gelir ya; burada çok normaldir patpatların trafikte olması. Patpatta iki kişi vardı. Biri sürücüsü diğeri de bir yolcu gibi yanında oturmuştu. Bu da garip bir durum aslında. Patpat sadece köyde kullanılan bir araç olmasına rağmen bizde her yere rahatça gidebilirsin. Kimse size bir şey sormaz nasıl olsa. Haa devam edelim kaldığımız yerden. Hem sürücü hem de yanındaki vatandaş yüzlerine maske takmışlar ve sohbet ediyorlardı. Tam fotoğraf makinesini çıkartıp çekeyim, dedim ama zaman kalmadığı içinde çekemedim. Onlar geçip gittiler yanımdan. Bende bir gülme hasıl oldu bu duruma karşı. Eve kadar öylece gittim. Niye güldüm, derseniz; adamlar o kadar rahat, o kadar vurdumduymaz, o kadar kim takar Yalova kaymakamını havasındalar ki, yasak olmasına rağmen patpat ile ilçeye gelmişler. Plakası yokmuş, ruhsat yokmuş, ehliyet yokmuş, cezası varmış, yolcu taşınamazmış, kaza yaparmış falan takmadan köyden gelmişler. Bunları bir kalem geçtik. O kadar yasağı takmamışlar ama yüzlerinden maskelerini çıkartmamışlar. Buna uymuşlar. Virüsten korktukları kadar, yasaklardan korkmadan patpat ile gelmişler. Ölüm korkusu veya hastalık kapma korkusu daha baskın gelmiş ve maske takmayı uygun bulmuşlar. Tamda “Altı kaval, üstü şişhane” deyimine cuk oturmuş.
Her zaman derim, bizim milletteki mizah, hiciv, ironi, komiklik başka yerde yok. Hemen de bir çare buluyoruz. Akıl sır fazla önemli değil bu durumlarda.