Yıl 2021.
Vefatının 700.seneyi devriyesinde rahmetle, sevgi, saygı ve hürmetle andığımız Yunus Emre için bu yıl, Yunus Emre yılı, ‘Bizim Yunus’ yılı olarak ilan edildi. Neydi bir insanı 700 yıl unutulmaz kılan? Asırları aşan, yıllara, zamana üstün gelen bu saygının kaynağı neydi? Kısacası neydi Yunus’u Yunus yapan?
‘Bir avuç toprak, biraz da suyum ben. Neyimle övüneyim, işte buyum ben.’ diyecek kadar mütevazi , ‘Bölünürsek yok oluruz, bölüşürsek tok oluruz.’ diyecek kadar birleştirici, ‘Edebim el vermez edepsizlik edene susmak en güzel cevaptır edebi elden gidene’ diyecek kadar terbiye ve edeb sahibi, ‘Sabır saadeti ebedi kalır,sabır kimde ise o nasip alır’ diyecek kadar sabırlı ,‘Hakkı gerçek sevenlere cümle alem kardeş gelir’ diyecek kadar insan sevgisiyle dolu olmaktır,Yunus olmak. Baktığı herşeyde Yaradanı görmek, ‘Yaradılanı severim , Yaradan’dan ötürü’ diyerek tüm canlardaki ilahi ruhu görüp, olduğu gibi kabul etmek, sevebilmektir.
‘Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri.İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni’ diyerek herkesin istediği cenneti bile istememektir. Evrensel farkındalığa ermektir Yunus olmak. ‘Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım,Sevelim Sevilelim, Dünya kimseye kalmaz’ sözleriyle anlattığı gibi dünyada sevgiden başka herşeyin yalan olduğunu idrak edebilmektir.
Yunus olmak, teslim olmaktır. Mananın derdine düşüp maddeyi dert etmemektir.’ ‘Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur’ der Yunus Emre, çünkü o bilir ki, dünya hayatı bir rüyadan ibarettir. Bu yüzden ,’Sular hep aktı geçti; kurudu vakti geçti. Nice han, nice sultan, tahtı bıraktı geçti. Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.’ der Yunus Emre.
İşinde, aşında attığı adımında, gittiği yolunda aşk olan, sevgi, merhamet, şefkat olan herkes, herşey evrenseldir ve ölümsüzdür. Bunu Yunus Emre yüzyıllar öncesinden bilmiş ve ‘Aşık öldü diye sela verirler,ölen bedendir, Aşıklar ölmez’ demiş ve bugünlerimize kadar gelebilmiştir.
Yunus olmak, etten kemikten bir beden olarak doğup, yüzyıllarca ölümsüz kalabilmek, gönüllere yer edebilmektir. Yunus’u bilmek, sadece adını, sanını, doğduğu yeri, öldüğü yılı bilmek değil, onu bilmektir. Onun ‘aşk’ dediği günümüzde içi boşaltılmış, anlamından şaşmış kelimeden öte bir aşktır.
Yunus olmak tatlı dilli olmaktır. Çünkü sevginin dili tatlıdır. ‘Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı. Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz.’ diyerek güzel sözün önemini anlatmıştır o eskimeyen sözleriyle.
‘Bilenler ne bilsin bizi. Bilenlere selam olsun.’ demiştir Yunus Emre. Öyleyse selam olsun onu bilen herkese.