Geçen köşe yazısına devam edelim de bu Almanya meselesini bir yerde bırakalım. Ancak bu mevzu çok derin, girift, üstündeki kaymak alınmalı ve Avrupa’nın ne olduğunu bilmeden konuşmanın çok aksayacağını bilmeliyiz. Tabii bu arada İngiltere ve diğerleri de bir hesaptan geçirilmeli ve perdenin altında ve arkasındaki açıkça görülmelidir.
Köşe bitti geçen hafta lakin, epeyce bir teferruat geride kaldı gibi. Avrupa deyince aklı çıkan ve gözü başka şey görmeyenlerin encamı sorgulanmalı ve bizim içimize bu kadar işleyen Avrupa(Almanya, diğerleri Fransa, işte İngiltere)hayranlığı artık kusulmalı ve hakikat tam olarak bilinmelidir. Bunu öğrenmeden bir yere varılmayacağı kanaatindeyim.
Bu hayran olduğumuz kıta’da da, afet, felaket, yalan dolan, cinayet, yolsuzluk, haksızlık, hukuk ihlalleri, her türlü suç örgütleri, mafyalar, yabancı düşmanlığı, özellikle Türklerin temsil ettiği dini ve siyasi yapıların baskı altına alınması, ekonomik sömürünün her türü, Afrika’da yapılan katliamlar (bakın burada Almanların yaptığı işler hiçte yazılmaz çizilmez ve söz konuşu edilmez) iki savaşın çıkaranı olduğunu hoş görürler ve Dünya’nın geri kalanına akıl satarlar. Aslında içi boş bir çuvaldır bunlar. Sonra sonra bunları araştırıp okudukça, o bahsedilen Almanya ve diğerleri masal üretmekten başka şey yapmamışlar. Evsizler, fakirler, dar gelirli, işsizler, günlük iş arayanlar, sabah akşam boş boş gezenler, her türlü melanetin olduğu yerler, madde bağımlısı binlerce insan, okuryazar olmayanlar, cahili cühelası aynen bizde olduğu gibi olanlar, evlenen boşanan, ticarette batan, başkasına kazık atan, çoluk çocuğa eziyet eden, yaşlıya ve engelliye saygısı olmayan gibi çok sayıda farklı kesimler bizde olduğu gibi varmış. Bunu uzun bir süredir gözden saklayan ve tertemiz bir batı olduğunu dayatanların iplerinin ucu aslında kimin elinde olduğu bellidir. Ülkemizde bunlara aşık bir yapı var. Geçen yazıda ifade ettiğim gibi bende az kalsın bu hayranlığı göz göre göre devam ettirip kendimi kaybedecektim. Aklım başıma gelince yolundan döndüm ve işin ığrıbını öğrene öğrene girdaptan kurtuldum. Bu iyi bir ders oldu ben ve benim gibilere aslında. Bu aşkın girdabını deştikçe, Evrupa’nın bir masal diyarı ve içi boş teneke olduğunu( ha elbette doğru ve iyi şeyler var, ancak o kadar abartılacak kadar değil) anladım. Gözü bunlardan başkasını görmeyenlere de, siz aşkınızla mutlu mesut yuvarlanın gidin diyorum.