O zaman gençtik ve gözümüze perde inmişti. O kadar kalın perde ki; içeriden baktığında dışarıyı görme imkanın yoktu. Lise senelerinde bu ahval içinde Avrupa’yı matah bir şey olarak görüyorduk çoğumuz. Çoğumuz derken, hangi dünya görüşüne sahip olduğumuz önemli değildir, çok fazla kendimizi kaptırmış Avrupa’nın her şeyi çözeceğine ve bizlere asrı saadet gibi bir hayat vereceğine gözü kapalı inanıyorduk. Neydi bu büyünün ve hayalin gerçeği merak edip araştırma için bile kolumuzu kıpırdatmaya gerek duymuyorduk.
Sonra zaman akıp gitti ve gözümüzdeki perde yavaş yavaş kayboldu gitti. Epeyce bir zaman geçti ve işin iç yüzünü kendi açımdan öğrendim. Avrupa’nın emperyal yapının ana vatanı ve uygulayıcısı olduğunu gark edince işin rengi değişti.
Bıraktım bu Avrupa güzellemelerini ve yoluma devam ettim. Birkaç yazıdır hafızamızdaki unutulmuş bilgilerin aramasını yaparken, İsveç üzerinden bir şeyler yazmıştım. 100 seneye yakın tek bir sıkıntı duymayan bu ülkenin misal olmasının doğru bir misal olmadığını ifade etmiştim.
1960 darbesinin tarihini ölçü olarak almak ve ondan sonra ülkenin içinde bulunduğu durumu anlatarak yol almaya çalışmak lazım. 60 darbesinin maliyeti o günkü değer ile 50 milyar dolar, 12 Mart darbesinin maliyeti 100 milyar dolar, 12 Eylül darbesinin maliyeti 200 milyar dolar, 28 Şubat’ın darbesi 50 Milyar dolar, batan bankaların 95 milyar dolar, 15 Temmuz darbe girişiminin 300 milyar dolar, 17-25 Aralık’ın 120 milyar dolar, 27 Nisan e-muhtırasının 100 milyar dolar ve bu zaman zarfında yapılan yolsuzlukların hesap edilemeyen maliyeti, 50 seneye yaklaşan terör örgütünün açıklanan maliyeti 1.6 milyon dolar olduğu belli ise, bu ülkenin niçin İsveç başta olmak üzere geri kaldığını anlamak zor değil. 100 sene de hiçbir sıkıntı ile karşılaşmadan bu günlere gelen bir ülke ve ülkemiz karşılaştırmasının adil bir şekilde yapılması lazımdır. Hatta ülkemizdeki bu maliyet aslında tam olarak ta hesaplanmış değil. Kabaca o anda var olan bilgiler ışığında yapılan hesaplamalar. O oldu, bu oldu meselesi ya da bizimkiler çalmaz, sizinkiler çalar ile de netice alınmaz. İsveç veya Avrupa güzellemesi yapmanın bir anlamı yok ve kayda değerde bir şey ifade etmiyor. Tartışmanın zemini var olan rakamların ve sayıların dışında olduğundan daha büyük ve buna göre tavır almak gerekir. Gözümüzdeki perdenin kim tarafından gözümüze çekildiğini anladığımız zaman her şey açık hale gelecektir.