Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Kaptırmışız kendimizi bir telefona gidiyoruz

Cuma günü bir iş yerinin açılışı için erkenden yola çıktım. Açılışın olduğu yere geldim ve açılış için beklemeye başladım. Açılışa daha epey bir zaman var, diye bir dükkanın önündeki tabureye oturdum ve bekledim. Açılış yapılacak işyerinin önünde bir hayli kalabalık açılışı bekliyordu. İşyeri ev ürünleri satışı yapacak olduğundan, işyerini önünde bekleyenlerin tamamı nerede ise hanımlar ve çocuklardan ibareti. Açılış biraz gecikince, bende sağa sola bakarak zamanı doldurmaya çalışırken, dikkatimi bu hanımların ve genç kızların elinde cep telefonları ha bire, canlı yayın yaptıkları çekti. Şu ve bu görüşte ve farklı giyimde olan bu kişiler hem açılışı yapılacak yeri hem de arada bir kendilerini çekiyorlardı. Açılış yapıldı elde yine cep telefonları işyerine girildi. Bende birkaç foto çekeyim öyle giderim diyerek içeri girdim. Tabii kalabalık içeri girdiğinde de aynı telefonlar çekime devam ediyordu. Kendi kendime, “bu nasıl bir sevda ki”, her anı kayıt altına almak için bir tek şey kaçırmıyor. Artık o hale geldik bu çekim işleri, insanlar tuvalete gidince bile telefonla çekim yapacak insanlar var ortalıkta. Yemek yerken çekilen fasıl bitti, manzara çekimleri sona erdi, envaı çeşit yüz çekimlerinden herkese gına geldi. Her yer de bir çekim hali. Bıkılmadı ve sonu gelmeyecek gibi görünüyor. İnsanlarda geriye bir iz bırakma düşüncesi hakim olmuş ki, akıl mantık alır gibi değil. Oysa hayatın çok büyük bir kısmı mahremiyet içermelidir. Cenazede bile özçekim yapan var. Muhabir olarak bu haberlere gittiğimde tabuttun yanında “beni de çek” diyenlere rast geldim. Nerede ise mevta ile yan yana bir fotom olsun, diyenler olabilir bundan sonra. Her şeyin uluorta olmasının ne gibi bir manası olabilir ki hayatta? Mümkün olan ve gerektiği kadar olsun anı paylaşmak. Her yerde görüyorum, elinde bir telefon, uçan kuşu bile kaçırmadan çekim yapacak olanlar var. Bu işin cılkı çıktı. Nereye varır bilmiyorum. Çoluk çocuk, yaşlı, genci hep aynı durumda. Telefonu olan canlı yayın veya çekim yapıyor. Birileri ile paylaşıyor ve sosyal mecralarda ilgi görmek için debeleniyor. Bu işin sonu yok. Duvara toslarız gibime geliyor.           
Ekleme Tarihi: 26 Haziran 2021 - Cumartesi
Erhan GÜNDOĞAR

Kaptırmışız kendimizi bir telefona gidiyoruz

Cuma günü bir iş yerinin açılışı için erkenden yola çıktım. Açılışın olduğu yere geldim ve açılış için beklemeye başladım. Açılışa daha epey bir zaman var, diye bir dükkanın önündeki tabureye oturdum ve bekledim. Açılış yapılacak işyerinin önünde bir hayli kalabalık açılışı bekliyordu. İşyeri ev ürünleri satışı yapacak olduğundan, işyerini önünde bekleyenlerin tamamı nerede ise hanımlar ve çocuklardan ibareti. Açılış biraz gecikince, bende sağa sola bakarak zamanı doldurmaya çalışırken, dikkatimi bu hanımların ve genç kızların elinde cep telefonları ha bire, canlı yayın yaptıkları çekti. Şu ve bu görüşte ve farklı giyimde olan bu kişiler hem açılışı yapılacak yeri hem de arada bir kendilerini çekiyorlardı.

Açılış yapıldı elde yine cep telefonları işyerine girildi. Bende birkaç foto çekeyim öyle giderim diyerek içeri girdim. Tabii kalabalık içeri girdiğinde de aynı telefonlar çekime devam ediyordu. Kendi kendime, “bu nasıl bir sevda ki”, her anı kayıt altına almak için bir tek şey kaçırmıyor. Artık o hale geldik bu çekim işleri, insanlar tuvalete gidince bile telefonla çekim yapacak insanlar var ortalıkta. Yemek yerken çekilen fasıl bitti, manzara çekimleri sona erdi, envaı çeşit yüz çekimlerinden herkese gına geldi. Her yer de bir çekim hali. Bıkılmadı ve sonu gelmeyecek gibi görünüyor. İnsanlarda geriye bir iz bırakma düşüncesi hakim olmuş ki, akıl mantık alır gibi değil.

Oysa hayatın çok büyük bir kısmı mahremiyet içermelidir. Cenazede bile özçekim yapan var. Muhabir olarak bu haberlere gittiğimde tabuttun yanında “beni de çek” diyenlere rast geldim. Nerede ise mevta ile yan yana bir fotom olsun, diyenler olabilir bundan sonra. Her şeyin uluorta olmasının ne gibi bir manası olabilir ki hayatta? Mümkün olan ve gerektiği kadar olsun anı paylaşmak. Her yerde görüyorum, elinde bir telefon, uçan kuşu bile kaçırmadan çekim yapacak olanlar var.

Bu işin cılkı çıktı. Nereye varır bilmiyorum. Çoluk çocuk, yaşlı, genci hep aynı durumda. Telefonu olan canlı yayın veya çekim yapıyor. Birileri ile paylaşıyor ve sosyal mecralarda ilgi görmek için debeleniyor. Bu işin sonu yok. Duvara toslarız gibime geliyor.

          

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.