Dün akşam evde oturup tv’de, ne var ne yok, diyerek göz gezdirirken bir kanalda Süperman’ın(2066 yapımı olan) filmlerinden birine denk geldim. Biraz bakayım da zamanında seyrettiğimizde “gözümden kaçan ne varmış” dedim ve bitene kadar takip ettim. Hakikaten de zamanında( liseye giderken veya sonrasında yanlış değilse; 1978’de ilk filmi çekilmiş ve 1979’da ülkemizde oynamış) öylece seyretmiş ve bu filmlerin bize ne anlattığını doğrusu çokta anlamış değildik. Aradan epeyce bir zaman geçti ve hayatın aslında hiçte bu göz boyacı şekilde olmadığını ve daha farklı olduğunu anlamaya başlayınca filmlerin çok dikkatli kare kare seyrederek anlaşılması gerektiğini idrak edince birkaç kez de olsa seyretmenin çok faydasını gördüm. Bu mevzularda birkaç defa yazdım ve her defasında daha fazla şey görür oldum ve notlar almaya başladım. Aldın da ne oldu, başın göğe mi erdi derseniz o da ayrı bir şey!
Filmin bir hastane sahnesinde süper adamın kalbi için elektro şok verilirken doktor, “o insan değil” deme gereği duydu. Aslında tam da bunu kaleme alacaktım bugün, sonraya bıraktım. Filmi seyrederken aklım bir internet sitesinde bir videodaki resme gitti. Bir vatandaşın attığı bu resimde bir rahibe okulunda çok eskilerde çekilmiş görüntü yer alıyordu. İşte rahibe olduğunu sandığım kişi ve okulda olan çocuklar vardı. Kalabalık 30-35 çocuk görünüyordu. Resimde garip olan şeyse, hepsinin kara önlük gibi bir şey giydiği ve yakalarında beyaz yakalık takılmış ve öyle resim pozu vermişlerdi. Hem filmi takip ettim hem de ilkokul senelerine doğru bir yolculuk yaptım bir süre. Silme ilkokul öğrencileri olarak kara önlük içinde çok büyük zamanlarımız geçti böyle böyle! O vakitler ne nedir, niye böyle olduğunu sorgulama kabiliyetimiz gelişmediği için harala gürele bir hayat içinde davul çalıp oynuyorduk. O vakitler bunun insanlar arasında bir ayrım olmasını engellediğine dair böyüklerimiz bir şeyler söyler ve bizde, “hee” derdik gibime geliyor. Çok saf mıydık, öyle mi öğretiliyorduk doğrusu bilmiyorum. Kafamda az buçuk çalışırdı hani! Nerede ise bir ömür geçmiş ve filmden bir resme doğru hasarlı bir yolculuk yapmanın ağır bir yükü oluyor insanda.
Bu mevzu masaya yatırılıp, delil deşik edilerek kara önlüğün encamının ne ifade ettiği anlatılsa çok güzel olur diyorum!?