Bunu yazmadan bu haftayı geçirirsem anlatacağım olayın tadı kaçacak. Hani bazen bu millete ne oldu diye bol bol haber yapıp köşe yazıyoruz ya; boşuna kalem oynatmıyoruz derim. Geçen Cuma günü gazeteye uğradım ve oradan bir arkadaşın yanına gidecektim. Hükümet caddesinden giderken,(yine her zaman olduğu gibi sevgili bisikletim ile tabii ki!) manifaturacı Gürsel’in dükkanının sokağa bakan yan tarafında yaklaşık 9-10 kız öğrenci toplanmış bir şeyler konuşuyordu. Eee! konuşur konuşur yani, beni niye ırgalasın ki de mi?
Yukarı’da da yazdığım gibi ‘bu millete bir haller olmuş’ diye dövünüp durduğumuz şeyler var ya, tam ona misal olacak bir şeye rast geldim. Bu kız öğrencilerin, -bisikletle yavaş gittiğim için-kendi aralarında konuştuklarını rahatça duyuyordum bu arada. “Ne konuşuyorlar ki diyeceksiniz ve bundan bize ne” diyebilirsiniz!..
Ne mi konuşuyorlardı bu öğrenciler; bir bakalım isterseniz! Biri anladığım kadarıyla grubun elebaşı herhalde, tam şunu diyordu; “Ben okuldan çıktıktan sonra Özlem’in yolunu keserim, sizde saçını tutup ağzına burnuna vurmam için tutarsınız” dedi yanındakilere. “Ben ona gösteririm benimle ilgili konuşmak neymiş, siz dediğim gibi saçını tutun başka bir şey yapmayın ben döverim onu” derken ben onlara şöyle bir baktım ve “vay be kızlar çetesi de iş başında” diye içimden söylendim. Bu olayın sonrası ne oldu doğrusu bilmiyorum. Ancak merak ettim. Siz şimdi “bunlar akşam sabah tv’de dizilerde ve filmlerde olan şeyler ne var bunda” derseniz bende ‘kaz’ın ayağı öyle değil’ derim.
Bunlar öyle yaş olarak 20-22 veya 15-16 yaşında olan öğrenciler değil ha yanlış anlamayın. Öyle dediğiniz gibi de dizi veya film sahnesinde geçen konuşmalardan değil bunlar. Okul formaları bir ortaokulundu. Yaşları da taş çatlasa 10-12 ancak vardı. Konu onların yaşları falanda değil. O çok fazla anlatılan ve bize de büyüklerimizin öğrettiği bir medeniyet artık ortasından çat diye bölünmüştür. Analar babalar, okul öğretmenleri ve çevremizdekilerin bizlere öğrettiği bütün güzel değerler paramparça oluyor ve bu bir ortaokulun daha ilk sıralarındaki öğrenci kızlarını sokakta ya da evinde böylesine kavga edecek bir hale sokmuş. Gidişat nereye derseniz kimsenin cevap verebileceğini de zannetmiyorum. Bu sadece benim rast geldiğim birkaç hadisenin bir tanesi. Sizlerde elbette böyle çok vaka’ya şahit oldunuz veya duydunuz. Bu mesele bir yangına dönmüş ve artık her yeri sarmaktadır. Öyle oturup “birisi şu işe bir çözüm bulsun” diye lafı eveleyip geveleyip beklerseniz, korkarım yangın evinize girdiğinde çok geç kalmış olacaksınız. Daha bunlar iyi günler bu konuda. Daha duyacaklarınız var derim. Sonra “ya bu nasıl iş, nasıl böyle olduk” dediğinizde ‘atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacaktır.’ Çok mu karamsarım? Yaşayıp göreceğiz hep birlikte!