Salı akşamı gazetede işim bitmiş eve gitmek üzere yola çıktım. Yeni belediye binasının yapıldığı yere kadar yürüyerek geldiğimde, meydan tarafından gelen kulak tırmalayıcı sesle beraber, sesin geldiği yöne doğru baktım. Baktığım yerde iki araba farını gördüm. Araba yavaş gidiyordu, bu sesin bu arabadan çıkması söz konusu değildi. Yolun kenarına kaldırıma bisikletim ile çıktım ve sesin ne olduğunu anlamak için bekledim. Araba geldi ve yanımdan geçti gitti. Sonra o böğürtü ile ortalığı inletenin ne olduğumu gördüm. Aracı görünce bu ses bu motordan çıkıyorsa, çok acil bir durum söz konusudur herhalde dedim. O ses ve hızla beraber sol tarafa döndü ve böğürtüsü ile birlikte uzaklaştı. Bir kurye motoru idi bu. Bir de çok havalı bir hal veriyor insana kurye motoru denince. Sanki üstünde Dünya’yı kurtaran adam var. Padişaha kelle götürüyorlar, bir an önce teslim edecekler ve prim alacaklar. Aman Allah’ım son iki senedir, bu salgın oyunu ile her yerde bir paket servisi hizmeti başladı ki, akıl alacak gibi değil. Önce kargolar, sonra yemek dağıtımı, sonra her türlü alet edevat için bir paket servis hizmeti ortalığı kapladı. Paket servis istemeyeni dövüyorlar. İlle de bir şey alacan. Almaz isen, adam değilsin. Bu işin kılıfı da hazır, yeni dünya düzeni böyle imiş te falan, eve hizmet daha iyi oluyormuş. Daha az maliyet, daha az hareket edilecekmiş ve böylece karbon salınımı azalacakmış. Yani küresel çetenin ağa babaları böyle olacak diye fetva vermiş. Biz kulları da bunlara riayet ederek, karbonu en aza indirip daha güzel bir dünyaya kavuşacakmışız. Laf ola beri gele!
Bunlara kaldı ise işimiz, epeyce bir zor derim. Haaa, devam edelim kuryelerden! İnanının sabahı akşamı yok. Bir motor istilası var Bulancak, Giresun ve diğer yerlerde. Vızır vızır, hiç durmadan akıp giden bir kurye konvoyu ile bir yerlere bir şeyler yetiştirmeye çalışılıyor. Bir sektör oldu bu iş. İnsanlar evden çıkmadan nefes alamaya çalışıyor ve kapıya kadar yemekleri geliyor. Bana göre değil. Evde yemek yaparsın veya en yakın bir lokantaya gidersin ve yemeğini yersin. Hem daha samimi, hem de her daim sıcak bir ortamda yemeğini yer ve işine dönersin. Bizim dünyamız bu, başkasına gerek yok!