Millet ne derdinde, zenginler ne derdinde doğrusunu anlamak mümkün değil. Salı akşamı evde oturup gazetelerimi okuyordum. Gazetelerde her daim çok acayip haber ve makale olur. Ben de bunları ara sıra köşe yazılarıma mevzu eder ve kendimce iğnelerim. Bir haber beni cezbetti bu okuduğum gazetede. Bu ülkenin en zengin iki ailesinden birinin mensubu hanımefendinin Londra’da aldığı bir süper lüks denilen dairelerden bahsediyordu. Alır alır bana ne, kime ne para onlarda nasıl olsa. Bu hanımefendi aynı zamanda kendi sülalesinin olan özel bir bankanın da yönetim kurulu başkanı. Yanisi manisi bir eli yağda, bir eli balda değil anlayacağınız. Yemede yanında yat misali, paraya para falan demiyorlar. Dolar, Euro, bitcoin, altın, gümüş, yat, kat bunlar için para demek. Tabii bizim gibi sıradan olan ve bu saydıklarımın yanından geçmeyen için akılla izah edilecek gibi değil.
Bu hanımefendinin bu aldığı(çok önceden almış herhalde) dairenin parasını okuyunca, birden durdum ve düşünmeye başladım.
İnanın bu dairenin lira karşılığındaki küsuratı bile bizim başımızı döndürmeye yeter. Hani deve yükü derler ya; o hesap bu kalburüstü ailelerin harcadığı para.
Bu dairenin fiyatı öyle böyle değil ha! Tam tamına 45 milyon dolar. Dolar mı, dolmaz mı doğrusu bilemiyorum. Sonra liraya çevirdim ve 364milyon 500bine tekabül ettiğini gördüm. Dediğim gibi küsuratı bile, benim sülalemi 5-6 yıl rahatça bakar.
Elbette bunların bu ülkede de evi, dairesi, yatı, uçağı, ne bileyim işte, bunları olmayanlar için fazlası da akla gelmiyor. Bu kadar parayı da he demeyle kazanamayız. Bu saatten sonra da görme durumum yok. Aldığı bu dairenin koridoru bile 50 metreymiş olacak şey değil. Ev akıllı olsa ne olur, olmazsa ne olur ki?
Sonra haberin geri kalanını okudum ve epeyce bir zaman, milletin derdi nedir, bunların derdi nedir, diye diye oturup kara kara düşündüm. Dünya ve insanlar bir garip. Böyle böyle yuvarlanıp gidiyoruz, kendi halimizde!
Başta da yazdığım gibi acayip bir dünya, kimi evine ekmek götürürken sıkıntı çekiyor, kimi de bu ülkenin sırtından kazandığını Londra’da veya Amerika’da dolarları saçarak daire üstüne daire alıyor. Bize de buradan okumak ve yutkunmak kalıyor.