20 aydır ülkemizi ve Dünya’yı covid-19 plandemisinde ki, matruşkalar yavaş yavaş açılıyor. Bildiğiniz gibi matruşka bebekler iç içe geçmiş büyükten küçüğe doğru açılan ve çok sayıda matruşka bebekten meydana gelen bir Rus oyuncağı. Öyle bir plan ki, ancak şeytan yapar bu planı. İnsanları hizaya sokma, nefesini kesme, bir yudum suya ve ekmeğe muhtaç ederek köle düzenini kurmak isteyen küresel çetenin(şeytan diyelim biz buna) acımazsız bir şekilde uygulamaya koyduğu planın her adımı hesaplanmış ve aşama aşama uygulanmaya devam ediyor. Her ülkede ayrı bir plan ve taktik ile devam eden bu planın ülkemizdeki yeni aşaması, aşı olmak istemeyenlere karşı bir Nazi taktiği olan, senden olmayan ölsün veya bizden değilsen, ekmek su yok aşamasına geçildi. Sıra ile iş adamları derneği, esnaf odaları birliği, fırıncılar odası, kahvehaneciler odası, son olarak ta, balıkçılar kooperatifi, aşı olmayan kişileri dışlayacaklarını ifade eden açıklamalar yaptılar. Bunlarla paralel olarak, salgının başında korkutma görevini en iyi şekilde yapmaya çalışan, sağlık camiası, akademisyenler, siyasiler, gazeteciler, tvler, sanatçılar ve bilim adamları yer değiştirmeye başladı. Şimdi planın içinde daha önce hesaplanmış olan aşı olmak istemeyenler için yapılan görev taksimi ile aynı yapının yukarıda saydığım aşı olmayanların susturulması, virüs ile korkutulması ve hayatlarının zorlaştırılması için “ha bire” açıklamalar yapılarak, salgının bitmemesinin faili olarak gösteriliyor ve aşı olmayanların toplum karşısında suçlu olduğuna dair bir operasyon çekiliyor. Sabah akşam bu saydığım yeni isimler, basın yayın, tv, radyo ve katıldıkları her yerde aşı olmayanları yerden yere vurarak, ayrımcı bir yapıya doğru yavaşta olsa bir adım atılıyor. Kaç gündür bu açıklamaları okuyorum ve tek bir kelimesinin bir manası yok gibi görünür. Hemi de hepsi okumuş çocuklar bu açıklamaları yapanlar. İkna için söylediklerinin tamamı hikaye ve aslı astarı olmayan, bilimle filimle bağı olmayan, iler tutar tarafı söz konusu olmayan açıklamalar. Daha önceleri de yazdığım gibi, eğer bu ülkede Naziler iktidar da olsa idi, ohooo “yandı gülüm keten helva” gibi, salgın odaları kurulur ve yakılanın hesabını kimse tutamazdı. İşimiz bunlara kaldı ise Allah korusun, ŞEYTANA GEREK YOK.