Hakikaten de insan çocuk ve genç olduğunda hayatın çokta güzel olduğunu ve hep öyle gideceğini falan sanıyor. Ya da inanıyor. Bende bu hayal dünyası içinde olduğum zamanlarda üç büyükler denen takımlardan birini tutar, kendimi onların bir parçası telaki ederdim. Bu bir süre böyle gitti. Lise de falandı herhalde, bu garip takımdaşlık ruhum farklı kaynaklardan okuduğum şeyler sonrası yavaş yavaş eridi ve o zamanlardan sonra tamamıyla hayatımdan çekip gitti. Gidiş o gidiş ve ben ondan sonra bir daha bu üç büyük tabir edilen ve onlara eklenen dördüncü takımı sadece maçlarının neticesi ile takip ettim. Niye bunlara büyük demişler; kimse bilmiyor. Yahu dün akşam Dünya şampiyonu olan Ampute mili takımın yanında bunların adlarını zikretmek bile abesle iştigal etmektir. Aslında bu büyük olduğu tabir edilen takımlar bir İstanbul liginden başka bir şey değildir.
Süper olduğu söylenen ligde 8 İstanbul takımı yer alıyor. Bazen bu beşe düşer, bazen altı takım olur. O zaman kendi aralarında oynasınlar ve şampiyon olsunlar. Bunlar İstanbul dukalığı denen, sermaye gruplarının gariban halk eğlensin diyerek kurduğu ve diğerlerinin bunlara yardımcı rol alan figüranlar olarak yer aldığı bir ligden öteye geçmemiş. Hep “eşitlik” peşinde koşan bu, “Anadolu takımları”, diyerek ifade edilen takımlarda onların yanında kendilerini yukarıda görmek hevesi ile yola çıkmış ancak bu bir türlü olmamış. Bu liglerde bir kez şampiyon olan Bursa sporun bu günkü halini görmek bir derstir aslında. Başakşehir’de İstanbul takımı olduğu içinde bundan şimdilik muaftır. Gerisi bu oyunun bir parçası olarak oyuna devam ediyor ve her seferinde aynı senaryo karşısında sürekli bir ezilme ile hikayeleri sona eriyor.
Hafta sonu Giresun, BJK ile oynadığı maçta büyük bir fırtına kopartan bir gol iptalini tartıştı durdu. Peki ne oldu? TFF; “bu yanlış oldu, kural hatası var, Giresun’un golü geçerli olmalıydı, hakem golü yedi, maç tekrar oynanacak, hakemler ceza alacak, maç bize göre beraberedir” falan mı diye bekleniyor. Yahu bu oyunun ağa babası olan TFF’nin dört büyüklerinin, “hınk deyicisi” olduğunu niye anlamak istemiyoruz ki? Ülkenin iki spor gazetesi, devlet tv’si, özeli, diğer gazetelerin spor sayfaları dört büyüklerin dışındakileri takım falan mı sayıyor sanıyorsunuz? Bundan önce olmadı, bundan sonra da olmayacak bunu bilin ve öyle yola çıkın derim.