Akıl ve muhakemenin durduğunda insan sanki bir meczup gibi dolanır durur değil mi? Sağda solda bu şekilde divane olmuş çok kimseyi görmüş ve niçin böyle olduklarını bilecek halde değiliz. İnsan çok garip olaylar görse de her daim daha garip olanla karşılaşınca havsalamız tutulup kalıyor. Batılılar “nirvana” derler, doğuda ise “şahika” derler en tepeye çıkanlar için söylenir. Muhabir olarak gördüğümüz, duyduğumuz, anlatılan garip, akıl ötesi, yok yahu öyle değildir, diyeceğim epeyce şey ile hemhal olmuş bir insan olarak beni bile ters köşe yapan bir şey olunca ağzım hep iki karış açık kalır. Birkaç gündür Bulancak’ta ilk kez gördüğüm modifiye yapılmış bir motor mu, motobisiklet mi, ya da ona benzer bir aracın yapısı dikkatimi çekmiş ve ikinci kez görünce, “bu nasıl bir akıl işi” diyerek kendime sual etmiştim. Hayatın içinde renkli ve bir o kadar da garip şeyler olur; bunda bir tuhaflık yok. Dünde gazetenin orada bu aracı görünce, aracın direksiyon ve ayak koyma yerindeki bu tuhaf şeyin ne olduğunu gördüm ve muhakemenin artık bir şey ifade etmediğini anladım. Sonra editörümüz Muzaffer ve yeni arkadaşımız Emre’ye, mevzuyu söyledim ve bu aracın geçtiği anda, “sizde bakın” dedim. Birkaç dakika sonra bu araç sürücüsü ile gazetenin önünden geçti ve çarşıya doğru gitti. Üçümüzde bakıp durduk birbirimize.
Gençsin, orta yaşlısın veya içinde bir şeyler kaldığı içinde yaşlandığında şunu da yapayım dersin ve bunu anlarım. Zamanında çok gördüm çevremde ve il dışına çıktığımda gördüğüm şeylerde beni şaşırtmış ve “bunlar nasıl işler” diye sorup durmuştum. Farklı olayım, marjinal olayım, herkesten daha afiliyim, kolumda bilezikler, parmağımda yüzükler, gözümde rayban gözlük, kışın şort giyerim, yazında kazak” diyerek muhakemenin ötesine geçenler hep olacak. Modifiyenin şahikası olan bu araçta, genç olan sürücü veya sahibi olan kişi onca paraya kıymış ve bir hoparlörü monte ederek tarihi bir adım atmış ve öylece ilçe içinde gezinip duruyor.
Akıl bu ülkede tatile çıkmış, z kuşağı, m kuşağı veya bir başkası artık ne denirse, o hale gelinir gibi gidiyoruz. Bir daha görürsem, soracağım bu kişiye! “Bunun mantığı nedir” diye.
Her zaman söylediğim gibi; adamlar yaptıkları planı istediği şekilde uyguluyor. Adamlar mı; işte onlar yani!