Buraya bir mim koyalım ve devam edelim. Ülkemizdeki ekonomik ve ticari yapı hakkında yıllarca bazı iş örgütleri ve kurumlarca rakamlar ve çalışmalar yayınlanıyor. Geçen yazdığım yazı aslında bu işin çok detaylı olduğunu ve gerek devlet(biz buna hükümet diyoruz niye ise), gerekse muhalif denilen tarafından ortaya serilen rakamların çok tutarlı olmadığı ayan beyan görünmesine rağmen kafalar kuma gümülmüş bir halde kıyaslamalar yapılıyor. Çok eskiden daha okul sıralarında ve sonrasında aklımız yavaş yavaş başımıza gelmeye başlayınca, bu rakamların çokta doğru olmadığını fark ettim. Devlet kendi görüşünden baktığında rakamlar ikna edici gibi dursa da, bunu araştırmak ve incelemek lazım. Mevzu devletin nasıl bir rakam açıklamasının ülke insanı için ne ifade ettiğini ele almak değil. Bu yapıya karşı olduğunu ileri süren, muhalif, sömürüye karşı, adil ücret ve dağıtım ile ülkenin ekonomik ve ticari yapısının düzeleceğini ifade eden bu yolda politika ve mücadele geliştirenlerin de devletten aşağı kalır yanının olmadığını bir türlü idrak edememesi bana göre. Birkaç yazıdır isim vermeden ülkemizdeki açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını paylaştığım bir iş örgütlenmesinin nasıl bir çalışma yaptığını gözler önüne sermekti. Bu yapının ismi TÜRK-İŞ. Açılımı ise Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu. İsim çok cafcaflı. Bu yapının son açlık rakamı 10.500, yoksulluk rakamı da 33.500 lira olarak hesaplanmış ve bunu açıklamışlar. Çok has ve iyi. Peki, bu yapının genel başkanı kaç lira maaş alıyor diye soran var mı? Bakalım bu ağbimiz açlık ve yoksulluk sınırının neresinde yer alıyor. 2022 Aralık ayında aldığı maaş zamsız hali ile 25.700liraymış. Güzel para. Bu sadece başkanlık maaşı. Emekli veya ücretli olduğu maaş belli değil. Peki; sendikaya üye olan işçilerden kesilen aidatlar ne kadar? Onu da bakalım iş koluna göre 3bin lira ve üzeri yıllık ödeme yapılıyor. Aylık olarak ta hiçte fena sayılmaz. 250lira falan. Bu yapıya bağlı 727bin üye varmış. Düşük bir rakam aslında. Ülkemizde çalışan toplam sayı 35milyon olduğu düşünülürse çok az. Buda ayrı bir tartışma mevzusu unutmayalım. Sabah akşam devlet rakamlarını eleştiren bu yapılar ve ona bağlı kurum ve kuruluşlar, bir kere olsun sendika ve işçi örgütlerinin başındakilerine soru bile sordurtmuyorlar. Buna DİSK dahil. Makam odaları, makam arabaları, toplantı harçları, gidilen geziler, seyahatler, yeme içmeler, yakıtlar, alınan hediyeler bu kişilerin cebinden çıkmadığına göre demek ki, bu kişilerin açlık ve yoksulluk sınırı yokmuş. Asgari ücretli, memur, işçi, serbest çalışan,(bunlar sigortalı ve kayıtlı aynı zamanda)35 milyon insan çalışıyor. Hepsinin maaşı ayrı. 13 milyon emekli, kendi adına gündelik çalışanlarda unutulmadan bu rakamlar çok detaylı olarak yapılmalı ve devlet ve karşısındaki muhalif rakamların ne olduğu ortaya çıkarılmalı. Kuru gürültü ile bu işler olmaz.