Dünyayı sarsıp saran koronavirsünün insanları nasıl panikletip darmadağın ettiğini hepimiz gördük. Başladığı günden beri(nasıl çıktığı mevzu sonraki mesele)insanoğlunun bam teline basılmış gibi bütün canhıraş halinde nereye koşacağını bilmeden virüsten kaçma çabası “neler oluyor bu insanlara dedirtiyor. Tamam çok sıkıntılı bir durum karşısındayız bunu görüyoruz. Zaten bunu başlatanların da istediği aslında bu. Milyonlarca insanı korkutup, savaşla yola getiremediği ülkeleri ve insanları bu biyolojik silah ile emre amade etmek. Bu korku ile virüs salgını olan ülkelerde insanların market, bakkal çarşı pazardaki kıtlıktan çıkmış gibi ne varsa alıp götürmelerini herkes görüyor. Ülkemizde bile, bakanlığın açıklaması ile birlikte vatandaşların yeme içme ile ilgili ne varsa talan etmeleri de akıl alacak gibi değil. Maskesi, kolonyası, el sıvısı bitmiş ve de fahiş fiyatlardan satılmakta. Olacak şey değil ama oluyor bu gibi panik durumlarında. Daha sakin ve akıllı hareket etmek gerekiyor. Ölümden kaçmak bu güne kadar söz konusu olmamış ise bundan sonra da olmayacak. Bu işin bir boyutu. Bende bu haberleri izleyince ve gazetelerde okuyunca, “bu nasıl bir hal” diye düşündüm durdum. Yahu savaş olsa bu kadar olmaz. Sonra aklıma insanların bir okuma virüsü ile hasta olduğunu, (hadi sadece bizim ülkemizde olsun bu salgın)nerde kitapçı var, nerde gazete, dergi bayii, okuma virüs salgını başlar başlamaz ve herkese bulaştığında koşa koşa buralara saldırdığı ve fiyatına bakmadan ne varsa alıp gittiğini düşündüm. Raflarda tek bir okunacak şey kalmasın ve insanlar köşe bucak okunacak kağıt, evrak, aklınıza ne gelirse salgın sebebiyle arayıp bulsun. Ne güzel olurdu bunun olması. Aşısı ilacı da bulunmasın ve hep devam etsin. Olur mu dersiniz böyle bir salgın? Onu da büyüklerimiz bilir derim!