Erhan GÜNDOĞAR
Köşe Yazarı
Erhan GÜNDOĞAR
 

Şehir eşkıyası demek az bile!

Çok eskilerde kanun nizam tanımayanlar için şehir eşkıyası denirmiş. Bunlar kendi kanununu kendi yazıp,  kendi oynarmış. Gel zaman, git zaman, devir ve devran değişmiş ve bugünkü zamanda bunların adı sanı mafya olmuş. “Ali kıran baş kesen” bu güruh, hep dediğim gibi kanun nizam nedir pek takmadığı içinde hep suç işlemeye meyil ettiğinden sabah akşam bunların yaptıklarını duyar olmuşuz. Cuma sabah evden çıkmadan şöyle haberlere bakayım, dedim.  O sırada haberlerde Giresun Görele’deki bir haberi veriyordu. Haber akşam mı olmuş, gece mi olmuş, tv’nin sesi kısık olduğu için anlamadım. Sesi açtım. Şehir içi yolcu taşıyan bir otobüsün yolunu kesen iki aracın onları dakikalarca takip ederek, küfür kıyamet, tehdit etmelerini ve yolculardan birinin polisi arayıp yardım istemesi ile bir süre sonra yakalanıp gözaltına alındığı belirtiliyordu. Mevzuda şuymuş, bu araçlar yolda giderken, otobüs yol istemek için selektör yakıyor ve korna çalıyor. Vay sen misin bunu yapan, bu şehir eşkıyaları(pardon beyzadeler diyecektim kalemin sürçtü birden)otobüsün önüne geçiyor yandan sıkıştırıyor, camı açıp ana avrat küfür ediyor falan, silah olsa verecekler mermiyi otobüs şoförüne, mermi manyağı yapacaklar. Sonra ifade verip, “ya biz sarhoştuk, yanlış anladık” diyerek büyük ihtimalle serbest kalacak ve tıpış tıpış kaldıkları yerden devam etmek üzere yollarına gidecek. Haberi izledikten sonra dışarı çıktım ve gazeteye doğru hareket ettim. Gelirken de, kendi kendime, “Bunlar ne ki, daha neler neler oluyor da, bunları yapanlar rahat rahat geziyor ve tozuyorlar. Hem köşeden hem de haber olarak yapıyoruz, çözüm mözüm hak getire” diyerek kendimi teselli etmeye çalışıyorum. Anlatılanlar, kendi şahit olduklarım, tanıdıkların başına gelenler, haberlerde gördüklerimiz, yazdıklarımız suya yazılmış gibi kalıyor. Köşeyi yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda dükkanın tam karşısında 34 plakalı araç geldi ve park etti. Egzozu vor vor edip durdu, birkaç dakika sonra geldi ve gitti. İnanın Bulancak’ın ve diğer ilçelerin tek derdi bana göre bunlar diyebilirim. Hele Perşembe günü bir büyüğümüzün başına geleni anlattıktan sonra, bizim için esas sorunun şehir eşkıyalarının yaptıkları olduğuna bir kez daha ikna oldum. O’nu da gelecek köşe yazımda yazayım da nasıl bir Dünya’da nefes alıyoruz hep birlikte anlayalım derim.                    
Ekleme Tarihi: 31 Ağustos 2020 - Pazartesi
Erhan GÜNDOĞAR

Şehir eşkıyası demek az bile!

Çok eskilerde kanun nizam tanımayanlar için şehir eşkıyası denirmiş. Bunlar kendi kanununu kendi yazıp,  kendi oynarmış. Gel zaman, git zaman, devir ve devran değişmiş ve bugünkü zamanda bunların adı sanı mafya olmuş. “Ali kıran baş kesen” bu güruh, hep dediğim gibi kanun nizam nedir pek takmadığı içinde hep suç işlemeye meyil ettiğinden sabah akşam bunların yaptıklarını duyar olmuşuz.

Cuma sabah evden çıkmadan şöyle haberlere bakayım, dedim.  O sırada haberlerde Giresun Görele’deki bir haberi veriyordu. Haber akşam mı olmuş, gece mi olmuş, tv’nin sesi kısık olduğu için anlamadım. Sesi açtım. Şehir içi yolcu taşıyan bir otobüsün yolunu kesen iki aracın onları dakikalarca takip ederek, küfür kıyamet, tehdit etmelerini ve yolculardan birinin polisi arayıp yardım istemesi ile bir süre sonra yakalanıp gözaltına alındığı belirtiliyordu. Mevzuda şuymuş, bu araçlar yolda giderken, otobüs yol istemek için selektör yakıyor ve korna çalıyor. Vay sen misin bunu yapan, bu şehir eşkıyaları(pardon beyzadeler diyecektim kalemin sürçtü birden)otobüsün önüne geçiyor yandan sıkıştırıyor, camı açıp ana avrat küfür ediyor falan, silah olsa verecekler mermiyi otobüs şoförüne, mermi manyağı yapacaklar. Sonra ifade verip, “ya biz sarhoştuk, yanlış anladık” diyerek büyük ihtimalle serbest kalacak ve tıpış tıpış kaldıkları yerden devam etmek üzere yollarına gidecek.

Haberi izledikten sonra dışarı çıktım ve gazeteye doğru hareket ettim. Gelirken de, kendi kendime, “Bunlar ne ki, daha neler neler oluyor da, bunları yapanlar rahat rahat geziyor ve tozuyorlar. Hem köşeden hem de haber olarak yapıyoruz, çözüm mözüm hak getire” diyerek kendimi teselli etmeye çalışıyorum. Anlatılanlar, kendi şahit olduklarım, tanıdıkların başına gelenler, haberlerde gördüklerimiz, yazdıklarımız suya yazılmış gibi kalıyor.

Köşeyi yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda dükkanın tam karşısında 34 plakalı araç geldi ve park etti. Egzozu vor vor edip durdu, birkaç dakika sonra geldi ve gitti.

İnanın Bulancak’ın ve diğer ilçelerin tek derdi bana göre bunlar diyebilirim. Hele Perşembe günü bir büyüğümüzün başına geleni anlattıktan sonra, bizim için esas sorunun şehir eşkıyalarının yaptıkları olduğuna bir kez daha ikna oldum. O’nu da gelecek köşe yazımda yazayım da nasıl bir Dünya’da nefes alıyoruz hep birlikte anlayalım derim.                    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.