Televizyonların insan hayatına girmesi ile birlikte konuşmalarımızın azaldığını her zaman söyleyip dururuz. Acaba öyle mi dersiniz?
Geçen akşam eve gidince tv’nin kapalı olduğunu gördüm. Evdekilere sordum ve “arıza yaptı” diye cevap verdiler. Eee olur mu olur, Allah yapısı değil ya, öbür gün tedavi için tv tamircisine götürürüz, diye laflayıp oturdum. Akşam evdekiler ile, tv arızalı olunca şakır şakır muhabbet eder, yatana kadarda konuşur diye başladık ama velakin, hiç de öyle olmadı.
Ben, ağbim, ikide ablam güya laf edip, saatlerin geçmesini sağlayacaktık. Ancak inanın doğru dürüst konuşmayı bırakın, havadan sudan bile bahsetmedik bile.
Hem de, “bak televizyon olunca konuşmayı unuttuk” denir ya; “hep onu seyrediyoruz” denir ya, toplam konuştuklarımız hepi topu 10 dakikayı bile bulmadan saat 12’ye doğru yatmaya gittik. Ben gazetemi ve kitabımı okuduğum için beni çok ırgalamadı.( Vay be gazete kitap okuyorum havası da yapıyorum bu arada çaktırmadan.) Otururken de, çok gerilere gittim ve tv. radyonun Bulancak’ta çok az sayıda evde olduğu günler aklıma geldi. Hemen hemen insanı meşgul edecek bugünkü teknolojik aletler ve araçlar hayatımızı tarumar etmediği günlerde ki, muhabbet ve sohbettin kıymetini şimdi daha iyi anlıyoruz. O zamanlar ne de çok mevzu varmış konuşulacak. Tv’nin evlere girdiği ve konuşmayı ortadan ikiye ayırdığı bu zamanlarda ise tv’ye bakarken konuştuğumuzu fark ettim. Yani yokluğu tam aksine konuşmayı sağlamadı. Öylece susup kaldık bir garip gibi. İncelenmesi gereken bir durum bu aslında.