Akan sular dururdu o günlerde, Avrupa deyince biz gibilerin fakir Dünyasında. Öyle bugünkü gibi değildi haberleşme, irtibat kurmak, bilgi aktarmak. Zordu, sınırlı bir yapı vardı bir şey öğrenmek için mücadele etmek. İlkokul ve sonrası bir dönemde hep aklımızda bu Avrupa hayali(bunun tam adı Almanya’dır, Avrupa deyince ilk akla o gelirdi) ile kapağı ve hayatımızı yurt dışına attık mı her şey toz pembe olacak ve biz mutlu mesut bir insan olarak bu hayattan göçüp gideceğimiz içinde hiçbir sıkıntı duymamış olacaktık. Hayaller böyleydi, hem de çok kişide vardı bu. Parası olan veya olmayan ayrımı yapmadan bunu söyleyebilirim. Almanya demek, hayatın kurtuluşu ve öte Dünyalara geçiş demekti. Ne hikayeler okuduk, neler duyduk, neler anlatılırdı akıl alacak gibi değildi. Gidenler geldiğinde bir anlatırdı, dinleyen daha çok anlatırdı, bu hayalleri kafamızda kurmak için yeterde artardı bile. Asla yanlış, hata, yalan dolan, kötülük, haksızlık, üç kağıt, alavere dalavere, hak hukuk tastamam, herkes doğruluk timsali, en ufak bir şeyde özürler gırla gider, başkasına, yabancıya bir hürmet, bir saygı, trafik, iş, disiplin, fakirin olmadığı ülke, herkesin aşı gücünün olduğu yerler, şehirleşme, modernlik, insan hakları, özgürlükler ve bunlara bağlı olduğu söylenen onca şey. Afet, felaket, evsizlik, işsizlik, deprem, kaza, heyelan, yangın, sel, kavga, dövüş, cinayet, çocuklara karşı suçlar, ev sahibi kiracı, fiyat artışları, zam, makam araçları, basına sansür ve daha sayamayacağım kadar insanın huşu içinde olduğu, asla dedim ama, tek bir kelime aksamanın olmadığı yerdir bizim kör olan gözlerimizde. Çok zengin bir ülke diyorduk, lakin bunun nasıl olduğunu bir türlü bilemiyorduk. İki savaş ve onca yıkıma rağmen zengin olmanın bir misali idi. Epeyce bir bu hayal ile avunduk durduk. Yaşım kaçtı, hangi zamanda bunlar ile ilgili gerçeği okudum veya öğrendim tam bilmiyorum. Herhalde yirmi beş yaşımdan sonra gelen dönemlerde bu küffarın bize dayatıldığını ve zenginliğinin nereden peyda’h olduğunu anlamaya başlayınca, senelerce yem olan zokayı yuta yuta boğazımızda ne yaralar açtığını anladım. Yahu Almanya’da petrol namına öyle çokta bir kaynak olmasa da zengin oldu. Tamam yer altı kaynakları her ülkede olduğu gibi var. Varda diğer ülkeler zengin olmazken, her niye ise bunlar Dünya’nın sayılı ülkesi olmuş. Bunlar haberlerde Almanya’da bir otel binası çökmüş bir kişi ölmüş, birkaç yaralı varmış haberini duyunca aklıma geldi. Yalandır bu Almanya’da bina falan çökmez dedim, adam bile ölmez bu ülke de, yalanın batsın haberler dedim ve hayalime devam ettim.
Anasayfa
Yazarlar
Erhan GÜNDOĞAR
Yazı Detayı
Bu yazı 1038+ kez okundu.
YOK YOK BUNLAR YALANDIR!?
Akan sular dururdu o günlerde, Avrupa deyince biz gibilerin fakir Dünyasında. Öyle bugünkü gibi değildi haberleşme, irtibat kurmak, bilgi aktarmak. Zordu, sınırlı bir yapı vardı bir şey öğrenmek için mücadele etmek. İlkokul ve sonrası bir dönemde hep aklımızda bu Avrupa hayali(bunun tam adı Almanya’dır, Avrupa deyince ilk akla o gelirdi) ile kapağı ve hayatımızı yurt dışına attık mı her şey toz pembe olacak ve biz mutlu mesut bir insan olarak bu hayattan göçüp gideceğimiz içinde hiçbir sıkıntı duymamış olacaktık. Hayaller böyleydi, hem de çok kişide vardı bu. Parası olan veya olmayan ayrımı yapmadan bunu söyleyebilirim. Almanya demek, hayatın kurtuluşu ve öte Dünyalara geçiş demekti. Ne hikayeler okuduk, neler duyduk, neler anlatılırdı akıl alacak gibi değildi. Gidenler geldiğinde bir anlatırdı, dinleyen daha çok anlatırdı, bu hayalleri kafamızda kurmak için yeterde artardı bile. Asla yanlış, hata, yalan dolan, kötülük, haksızlık, üç kağıt, alavere dalavere, hak hukuk tastamam, herkes doğruluk timsali, en ufak bir şeyde özürler gırla gider, başkasına, yabancıya bir hürmet, bir saygı, trafik, iş, disiplin, fakirin olmadığı ülke, herkesin aşı gücünün olduğu yerler, şehirleşme, modernlik, insan hakları, özgürlükler ve bunlara bağlı olduğu söylenen onca şey. Afet, felaket, evsizlik, işsizlik, deprem, kaza, heyelan, yangın, sel, kavga, dövüş, cinayet, çocuklara karşı suçlar, ev sahibi kiracı, fiyat artışları, zam, makam araçları, basına sansür ve daha sayamayacağım kadar insanın huşu içinde olduğu, asla dedim ama, tek bir kelime aksamanın olmadığı yerdir bizim kör olan gözlerimizde. Çok zengin bir ülke diyorduk, lakin bunun nasıl olduğunu bir türlü bilemiyorduk. İki savaş ve onca yıkıma rağmen zengin olmanın bir misali idi. Epeyce bir bu hayal ile avunduk durduk. Yaşım kaçtı, hangi zamanda bunlar ile ilgili gerçeği okudum veya öğrendim tam bilmiyorum. Herhalde yirmi beş yaşımdan sonra gelen dönemlerde bu küffarın bize dayatıldığını ve zenginliğinin nereden peyda’h olduğunu anlamaya başlayınca, senelerce yem olan zokayı yuta yuta boğazımızda ne yaralar açtığını anladım. Yahu Almanya’da petrol namına öyle çokta bir kaynak olmasa da zengin oldu. Tamam yer altı kaynakları her ülkede olduğu gibi var. Varda diğer ülkeler zengin olmazken, her niye ise bunlar Dünya’nın sayılı ülkesi olmuş. Bunlar haberlerde Almanya’da bir otel binası çökmüş bir kişi ölmüş, birkaç yaralı varmış haberini duyunca aklıma geldi. Yalandır bu Almanya’da bina falan çökmez dedim, adam bile ölmez bu ülke de, yalanın batsın haberler dedim ve hayalime devam ettim.
Ekleme
Tarihi: 09 Ağustos 2024 - Cuma
YOK YOK BUNLAR YALANDIR!?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.