Bazen bu köşemde insanları çevre duyarlığı için ‘Küresel Isınma'dan söz ediyorum. Etmeye de devam edeceğim. Küresel ısınma demek nehirlerin ve derelerin kuruması, suların yok olması, toprakların verimliliğini yitirmesi ve canlı ölümlerinin başlaması demektir. Bugün bir nefes alabiliyorsak bunu toprağın varlığına bağlıyız. Üzerinde yürüdüğümüz toprağın yaşaması bizi hayata bağlayan tek nedendir. Çünkü toprak tarım ve gıda endüstrilerimizi besler. Sera gazı salınımlarını düzenler. Tüm canlıların yaşamasını sağlar. Maalesef her yıl dünyada milyonlarca alan çölleşmenin ve kuraklığın kurbanı oluyor. Çevremizde maalesef görülen boşluk alanı hemen en az 5 katlı bina ile kapatılıyor. Evlerin bahçesi yok. Binalar sanki iç içe girmiş durumdalar. Böylece karbon ve azot oksit atmosfere salınıyor. Küresel ısınma hızlanıyor, biyolojik çeşitlilik zayıflıyor, salgın hastalıkları artıyor. Bunun yansıra su kaynaklarını, geçim kaynaklarını ve doğal afetler ve aşırı hava olaylarını tetikliyor. Artık ne gerekiyorsa yapılmalı. Öncelikle gıda israfını önlenmeliyiz. Bu konuda bütün dünya devletleri birlikte çalışmalı. Üzerinde yaşadığımız dünya, varlığımızı sürdürmeyi sağlayan toprak olduğuna göre kaybedecek zamanımız yok. Çünkü küresel ısınma sonucu kuraklık ve susuzluk, geleceğimiz için en büyük tehdit. Tehlike çanları çalmaya başladı bile. Zaman hızla akıyor. Daha sıcak, daha kurak, daha kıt ve daha pahalı dünya adım, adım yaklaşıyor. Tarihe baktığımız zaman insan faaliyetleri sonucunda hava, su kaynakları ve topraktaki değişim ile ekonomik krizin nasıl derinleştiğini görebiliriz. Buna en iyi örneklerden birisi 1930'larda yaşanan büyük buhran, o dönemde yaşanan kuraklık, yeşil alanlardaki kayıplar, yanlış toprak kullanımı ve bitkilerin köklerine kadar sökülmesi sonucunda oluşan şiddetli rüzgârlar ve boğucu toz fırtınaları büyük çöküntünün ezici ekonomik etkilerini yoğunlaştırdı. Çok sayıda insan, is ve daha iyi yaşam koşulları arayışıyla umutsuz bir göçe sürüklediler. Küresel ısınma bugün tüm dünyayı etkisi altına aldı. Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ülke ve dünya bırakma sorumluluğumuz var. Bunu unutmayalım...