Koronavirüs salgını bittiğinde, muhtemel uluslararası sistem dayanışma temelli vicdani yeniden bir inşa sürecine yönelecek. Bu inşayı özellikle sosyal güvenlik, sağlık, istihdam, çevre alanlarında gözlemleyeceğimizi düşünüyoruz. Tabii ki bu süreçte bölgesel ekonomik-politik birlikler de varoluş amaçlarını sorgulayacaklardır. Avrupa Birliği örneğinde bakıldığında, bu süreçte karar alma süreçlerindeki hantal yapısıyla zaten eleştirilen birliğin mutlaka karşılaşılan sorunları çözme, senaryo çeşitliliği odaklı fonksiyonel yeniden bir yapılanmaya gideceğini düşünüyorum. Salgın sürecinde her ne kadar uluslararası sistemin aktörleri kendi içlerine kapansalar da, bu doğalarındaki bencillikten değil, ilk kez böyle bir küresel sorunla karşılaşmanın yarattığı refleksin sonucu olmuştur. Önümüzdeki dönemde tabii ki tekil olarak ulusal devletler güçlenecektir. Bu tür bir milliyetçilik etnik milliyetçilik gibi, dışlayıcı, bencil olmak yerine, gücünü ulusal çevreden alan, katkılarını uluslararası sisteme de yayacak şekilde bir güçlenme olacak diye düşünüyorum. Yeni dönemin tartışmasız kaybedeninin ise Popülist ideolojiler ve popülist liderleri olacağını düşünüyoruz. Kazananın ise insanlığın sağlığı, refahı adına bilim olacağına şüphe yok.
Fakat hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını görmemek de mümkün değil. Kanımca kapitalizm politikalar önümüzdeki süreçte kâr iştahı nedeniyle göz ardı ettikleri daha eşitlikçi paylaşım, dayanışma gibi değer ve pratikleri yok sayamayacaklarını anlayıp ona göre hareket edecekler. Çünkü salgın sürecinde evde kalanlar dışında, sağlıklarını hiçe sayarak çalışanlar yine farklı sektörlerdeki emekçiler. Avrupa’nın çoğu ülkesinde sağlık sisteminde yaşanan ciddi sorunlar, piyasa ekonomisindeki sektörel tercihlerde sağlık sisteminin bir miktar göz ardı edilmesiyle ilgilidir. Şu da bir gerçek ki, salgını Avrupa’da en şiddetli yaşayan ülkelerden olan İtalya ve İspanya kıtada diğer ülkelerle karşılaştırıldığında sağlık sistemi nispeten daha iyi işleyen ve top yekün piyasaya teslim edilmeyen ülkelerdi. Sağlık sisteminin piyasalaştırılmasıyla ilgili en kötü örnek ABD. Bu ülkenin geldiği durum da ortada. Önümüzdeki süreçte kanımca politika tercihlerinde başta sağlık sistemi olmak üzere, insanileşme ve kamucu anlayışın artacağını düşünüyorum. Burada önemli olan; bu mücadelenin başarıyla sonuçlanması için tüm tarafların yönetim anlayışı temelinde işbirliği ve dayanışma içinde olmaları, eleştirilerinde yapıcı olmalarıdır.