Şubat ayında cemreler, birbirinin ardına havaya, suya ve toprağa düşer. Hava ısınmaya başlar. Kışın sonunu haber verir. Baharı müjdeler. Peki, cemre nedir? Nereye düşer?
Kış, insanlarla uzun soluklu arkadaşlığı sever. Türkiye’de bazı yerlerde 8 ay kış hüküm sürer. İlk kar yağdığında herkes sevinir. Bu sevinç ve heyecan, zamanla yerini kaygı ve bıkkınlığa bırakır. Bu sıkıntılı hâl, ilk cemrenin düştüğü haberi ile kaybolur. Yerini neşe ve ümid alır. Bahar müjdesi!
Yaşlıların şaşmaz bir hava raporu vardır. Julyen (Rumi) takviminin çeşitli günlerine göre, havanın nasıl olacağını önceden tahmin ederler. Öyle ki zaman zaman meteorolojiyi bile mahcup ederler. Bunlar asırların tecrübesi ile ortaya çıkan tespitlerdir. Kışın son günlerinde havaya, suya ve en son olarak da toprağa cemre düşerek, onları ısıttığına inanırlar. Yılı mevsime göre Kasım Günleri ve Hızır Günleri diye iki kısma ayırırlar. Kasım Günleri, 179; Hızır Günleri ise 186 gün sürer. Kasım Günleri’nin 105. günü baharın habercisi olan cemreler düşmeye başlar. Kasım’ın 112 ve 119. günlerinde ikinci ve üçüncü cemreler düşer.
Cemre, bir enerjidir. Şubat’ın 20. günü havaya; Şubat’ın 27. günü suya ve [artık yıllarda] Mart’ın 5. günü de toprağa düşer. Birinci Cemre, İkinci Cemre ve Üçüncü Cemre diye bilinir. Takvimlere de böyle yazar. Cemreler düşünce, kışın meşakkatinden bıkmış olan insanların yüzü güler. Hepsini baharın geleceğine dair bir ümit kaplar. Lale Devri şairi Nedim der ki:
Astronomlara göre cemre, üç adet yıldızdır. Bunlara kırmızıya yakın görüntüleri sebebiyle cemre denir. İlki, 20 Şubat’ta güneşin doğumundan öğleye kadar batmaya meyleder ve havada ısınma emarelerine rastlanır. İkincisi, 27 Şubat sabahı batmaya başlayınca, suda hararet eseri görülür. Üçüncüsü, 5 Mart’ta burç vakti ortaya çıkarak toprakta ısınma zuhur eder. Bunlara cemretü’l-hevâ, cemretü’l-mâ ve cemretü’t-türâb adı verilir. Yani sırasıyla havaya, suya ve toprağa cemre düştüğü söylenir.
Cemrelerin düşüşü hakkında açık bir fennî kayıt yoktur. Mamafih Şubat, bahara en yakın kış günlerini ihtiva eder. Güneşin devri değişir ve geceyle gündüzün uzunluğu birbirine yaklaşır. Güneş şualarının, yeryüzüne gelişi ve yansımasında yavaş yavaş bir düzgünlük hissedilir. Bazıları niye hemen hava değişmedi diye sabırsızlanır.Osmanlı şairleri, bayramlar, mevsimler, mübarek günler ve millî hâdiseler hakkında manzumeler yazardı. Cemre düştüğü zaman, buna dair cemreviyye adıyla şiirler yazarak devlet büyüklerine arzederdi. Her zaman sanatçıyı himaye etmeyi âdet hâline getirmiş olan devlet büyükleri de şairleri ‘caize’ denilen para ve hediyelerle mükâfatlandırırdı. Bu şiirlerde cemre ile aşk, âşık veya şiirin arzedildiği kişi arasında irtibat kurulurdu.