Türkiye’de ender değerlerden Türk Psikolog ve Akademisyen Doğan Cüceloğlu’nu 16 Şubat 2021’de İstanbul Beşiktaş’ta kaybettik.
Kendisiyle bir öğretmen ve bir gazetesi olarak ‘Bulancak Okuyor’ projesinin finalinde Bulancak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü önderliğinde Ahmet Fatoğlu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi koordinatörlüğünde Bulancak’a davet edildiğinde kendisiyle tanışma fırsatı bulmuştum. İyi ki bulmuşum. Yanılmıyorsam Nisan ayı idi. Yıl 2018. Dün gibi hatırlıyorum. Yazmış olduğu ‘Öğretmenim bir bakar mısın?, Bir kadın bir ses, Var mısın, Korku kültürü, İnsan insana, Savaşcı, Onlar benim kahramanım, İnsan ve davranışı, İletişim donanımları, İçimizdeki çocuk, İçimizdeki biz, Başarıya götüren aile, Mış gibi yetişkinler, Damdan düşen psikolog, Gerçek özgürlük’ kitaplarını okuma fırsatı buldum.
Cüceloğlu, yalnızca psikoloji kariyerleriyle değil, insan yaşamına dokunan ve insana dair her hikayeden şifa çıkarabilen bilgisiyle ülkemizin en önemli ilim insanlarından biriydi. Onun ölümü ülkemiz için büyük kayıp. Bir hayat muhasebecisi ve hayatının her anına ilmek, ilmek işlediği dersler var. Ona göre yaşamın anlamı keşiftir. Hayat bir keşif yolculuğudur. Neyi keşfedeceksin? Öncelikle özünü, kendini diyen Cüceloğlu, birey olmak, ekip olmak ve yaşamın anlamını inşa etmek üzerine çok kıymetli ince anlatımlar sundu.
Doğarken getirdiğimiz potansiyelin farkına varıp onu geliştirmenin öneminden söz etti. En önemlisi de biz 21. yüzyıl insanının yaşadığı çıkmazlara dokunuyordu.
İnsan kendini nasıl keşfeder? Zor günleri, umutsuzluğu nasıl aşarız? Hayatın anlamı nedir? Nasıl ayağa kalkarız? Yaşam neleri ödüllendirir?
Daha önemlisi ben değil ‘Biz’ olmak için neler yapılmalıdır?
Cüceloğlu’nun bize daha öğretecekleri çok şey vardı...
Yazımı yazdığı korku kültürü kitabından alıntılarla bitireyim;
‘Cumhuriyet korku kültürüyle bağdaşmaz. Çünkü Cumhuriyet hiçbir ailenin, zümrenin, kişinin toplum üzerinde egemenlik kurmasına izin vermez. Cumhuriyet ve demokrasi iç içedir. Cüceloğlu’nun kitaplarından birisinin adı Korku Kültürü’dür. Bu eserinde, korkutularak büyütülmüş bireylerin ve korku içine itilmiş toplumların başarısız ve mutsuz olduklarını anlatmaktadır.