Deniz salyası nedeniyle Marmara ölüyor; öncelik denizlere verilmeli. Karadeniz’in gürül gürül akan derelerine HES kurmaktan vazgeçilmeli. Kaz Dağları ve ormanlar maden arama bahanesiyle talan edilmemeli. Hayvan hakları yasası derhal çıkartılmalı. Dünya Çevre Günü’nde ‘İnsan olan önce bunu düzeltir’ dediğiniz en büyük çevre felaketi ne?
Toprak kirliliği belki insan gözüyle görülemiyor ama yediklerimizi, içtiklerimizi ve soluduğumuz havayı tehdit ediyor. Kirlilik sınır tanımıyor. Soframıza gelen gıdanın çıkış noktası toprakla yeniden iletişim kurmamızın zamanı geldi. Hep birlikte toprak kirliliğiyle mücadele etmeliyiz. Yerkürenin toprakları büyük baskı altında.
Toprak karasal yaşamı destekleyen en önemli unsurlardan biri. İnsan sağlığı ve refahı için, çevre için hayatı ekosistemleri barındırıyor.
Toprağı kirleterek sonraki kuşaklara hastalıklı insanlar oluşturduğumuzu ve sağlıklı bir yaşam veremediğimizi ne zaman anlayacağız? Ne zaman göreceğiz? En büyük kanıt Marmara’da yaşanıyor ama hala 3 maymunu oynuyoruz...
Denizde her yıl 1000 yeni tür keşfedildiği gibi karaya nazaran katlarca fazla canlı popülasyonu yer almaktadır. Suların kirlenmesi demek sadece görüntü değil, milyarlarca canlının ölmesi demek. Ve doğa. Başta İstanbul olmak üzere tüm illerimiz betonlaştı. 1960'lardan sonra hızla artmaya başlayan İstanbul nüfusuna karşı devleti yönetenlerin tedbir almaması en büyük sorun.
Ancak ne yazık ki çevre temizliği konusunda da dikkat eden bir millet değiliz pek. Gerek devleti yönetenler buna önem verdi, gerek halk. Zaten insanoğlu doğayı daha fazla zorlarsa doğa insanı bir şekilde yok edecektir. Her şeyden önce bu çevre temizliği konusunda bilinçlendirmek lazım o pisliği denize dökülen evler için de çalışma yapılmalı. İnsan önce kendini düzeltirse sıkıntı kalmaz. Çevrenin tek sorunu insanlık. İnsanlar böyle olmadan öncede doğa vardı, çevre vardı, dağlar, denizler, göller, hayvanlar ve Okyanuslar vardı. Ama bu kadar zor durumda değillerdi.
Ne zaman insan çevresini şekillendirme, çevreye hakim olma çabasına girdi işte o zaman çevre, hayvanlar ve buna bağlı olarak kendileri de zarar görmeye başladı. Çevrenin ve insanlığın başlıca sorunu insan. Öncelikle en ciddi üzerinde durulması gereken konu deniz salyası. Sonrasında ise insan olan bunu düzeltir diyebileceğim şey her yerde keyfe keder rahatlıkla açılabilen taş ocakları. Koca koca dağ ve tepelerin çanak gibi oyulmalarını görmek gerçekten can sıkıcı, hayır yani bozkır bir yer olsa yine neyse ama yemyeşil tepeleri oyup geriye gri bir enkaz bırakmakla ne elde ediyoruz merak ediyorum. Sonrasında buralar rehabilite edilecek falan diyorlar, nasıl olacak? Oyulmuş tepelerin içine TOKİ bina yapıp sağa sola da görüntü olsun diye süs ağacı mı dikecek? Kısacası kendi sonumuzu kendimiz hazırlıyoruz. Buna bir dur diyen yok...