Dünya ısınmaya devam ediyor. Küresel iklim değişikliğinin etkileri her geçen gün kendini göstermeye devam ediyor. Burada biz insanlar buna ne kadar hazırız? Bu konuda ne tür önlemler alıyoruz ya da almaktayız? Bu yıl ilkbahar ve yaz mevsiminde yine havalar aşırı sıcaklarla karşı karşıya kaldık. Yine buzullar artık erimeden son aşamasında. Sıcaklık artışıyla birlikte temel gıda temel gıda ürünlerinde sıkıntıların yaşanabileceğini bir gerçek. Önümüzdeki yıllarda kuraklık ve verimsizlik nedeniyle gıda fiyatlarında yüzde yüz artışlar yaşanacak. Her bir derece sıcaklıkta artışının buğday veriminde yüzde altı kayba neden olacağı söyleniyor. TÜSİAD'ın yayınladığı raporda da ürün bazında yapılan hesaplara göre,2050 yılına kadar fındıkta yüzde 10, kayısıda yüzde 40, üzümde ise yüzde 20 verim. Kaybının yaşanacağı öngörülüyor. Yine aynı dönemde buğdayda yüzde 8, mısırda yüzde 9, ayçiçeğinde yüzde 13, pamukta yüzde 5, arpa da yüzde 2 verim kaybı bekleniyor. Özellikle 2040 sonrası fırtına, dolu gibi aşırı hava olaylarında yaşanacak artışa bağlı olarak verimdeki düşüşün daha da sert olacağı hesaplanmış. Tabii bu fiyatlara da yansıyacak. Buda yoksul insanların daha da yoksullaşması demek. 2050 yılına kadar ortalama sıcaklık artışının 3 derece daha da artacağı söyleniyor. Kısaca sona doğru adım adım yaklaşıyoruz ama umurumuzda değil. Herkes kendine buyruk. Örnek koronavirüs nedeniyle maske takılması, sosyal mesafeden bas bas bağırıyor yetkililer, her geçen gün hasta sayısı ve ölüm oranı yükseldiği halde kurallara uyan bir avuç azınlık. Biz böyle geldik böyle gideriz. Son pişmanlık hiçbir zaman çare olmaz...