Malum burası teknoloji ve inovasyonun merkezi.
Buraya da öğrencilerimizi göndermeye başladık. Silikon Vadisinde dünyanın en güçlü teknoloji üniversitelerinden biri olarak Stanford Üniversitesi’nin kampüsü var. Onlarla da anlaştık. Bizim merkezimizde öğrencilerin Stan Ford’un hocalarından ders alabiliyor. Oradaki Star-up’lar la da çalışabiliyorlar. Teknoloji şirketlerini görüp kurs görebiliyorlar.
Bizim üniversitemizin dili İngilizce. Öğrencilerimize yabancı dil eğitimini Washington’daki dil okulunda alma imkanı da sunduk. Bu modelde dünya çapında açtığımız dil okulu, üniversite ve dershanelerimizle önemli bir sinerji oluşturduğumuzu söyleyebilirim. Yeni dönemde uluslararası finansın merkezi olarak görülen Asya ve Uzakdoğu’nun önemli bir bölge olacağını öngörüyoruz. Bana göre Türkiye’nin yönü orta vadede Asya ve Çin olmalı. Bu nedenle Hong Kong’da da bir merkez açtık. Bu yaz önemli sayıda uluslararası ticaret ve finans okuyan öğrencimiz Hong-Kong’a gitme şansı elde edecek. Bakü’de de yine böyle bir merkezi hizmete sunduk, aynı şekilde Toronto’ya da bir merkez açtık. Dünyanın çeşitli yerlerinde kimi küçük kimi büyük ölçekli kampüslerimiz oldu. Bunların hepsini de 2-3 yıl içinde gerçekleştirdik. Daha da büyüyeceğimizi düşünüyorum.
Roma dendiğinde akla sanat, sinema, tasarım, yemek geliyor. Bunlarla ilgili de öğrencilerimize fırsatlar sunacağız. Biz öğrencimizi Türkiye’deki kampüsümüzde tutmak istemiyoruz. Onların dünyayı gezmesi bizim için önemli. Artık uluslararası bir üniversite olduk. 78 ülkeden 1.200’e yakın yabancı öğrencimiz var. Bu öğrenciler dilerlerse Türkiye’de dilerlerse yurtdışındaki merkezlerimizde okuyabiliyor. Aslında bugün 4’üncü nesil üniversite kavramı, bilgi ve network ağının sağlanmış ve yönetiliyor olmasıyla ilgili. Onun için hep Türkiye’ye diyorum artık kampüsten çıkalım. Kampüsleri başka amaçlarla kullanalım.
Eğitim artık çok önemli ve büyük bir sektör. Biz bunun bilincindeyiz. On yıldır bir ihracatçı gibi, bir ürün pazarlıyormuş gibi elimize çantayı aldık ülke ülke dolaşıyoruz. Bütün fuarları geziyoruz. 1.200’e yakın öğrencinin ekonomik getirisini bir düşünün. Bir öğrencinin ülkemize bıraktığı döviz, yıllık yaklaşık 40 bin dolar. Demek ki Türkiye’ye biz sadece bir yılda 48 milyon dolar katkı sağlamış durumdayız. Buna da eğitim ihracatı diyebiliriz. Yabancı öğrenci oranımız yüzde 8, önümüzdeki dönemde bunu yüzde 15’e çıkarmak istiyoruz.
Beni başarılı kılan etkenleri şeffaflık, dürüstlük, işini çok sevme, iyi yapma ve paylaşım olarak özetleyebilirim. Zaten bunlar bir araya geldiği zaman başarı da kendiliğinden geliyor. İstek doğrultusunda gerekli kanallarla iletişim halinde olmak çok önemli.
Bugünlere geleceğimi açıkçası hayal etmemiştim. Ben Giresun’un Piraziz ilçesi Şeyhli köyünde doğdum. ilkokulu ve Ortaokulu orada okumuş birisiyim. Bu sektöre de tesadüf eseri girdim. Çok başarılı bir öğrenci de değildim. Ancak yaptığım işi başarmaktan başka da çarem yoktu. Bir de kendime güvenim her zaman vardı. Küçükken de hep sınıf başkanı ben olurdum, istediğimi almasını bilirdim. Şimdiki işimde de artık her şeyi daha net görebiliyorum. Bundan sonra dünya bizden bir öngörü bekliyor, biz değil…