Tüm dünyada gençler anadillerinden uzaklaşıyor, kısaltmalar kelimelerin yerini alırken küfürlü ve argo konuşmalar gittikçe artıyor. Bana göre bu durumun çözümü için önce yetişkinlerin konuşmalarında dikkatli olmaları gerekiyor. Çocukların ve gençlerin kelime dağarcığı artık çok dar, birkaç kelime hatta kısaltmalarla konuşuyorlar. Ancak daha da vahimi argo ve küfür dillerinden eksik olmuyor. Öğretmenler de bu konudan çok dertli. Öyle ki küfürlü konuşmanın ilkokullara kadar indiğini belirtiyorlar. Bazen dikkat çekmek, artık büyüdüm demek, küfürlü konuşan arkadaş grubuna uyum sağlamak, çoğu zaman da yetişkinleri model aldıkları için küfretmeyi öğrenirler.
Küfürlü konuşan bir çocuğa, anne-babası tepki vermiyorsa, evde de zaman zaman küfürlü konuşuluyorsa, çocuğun bunu onaylanan bir davranış olarak kodlar.
Son yıllarda filmlerde, dizilerde ve özellikle komedi programlarında küfürlü ve argo konuşmaların daha çok yer alması, bunun normal bir davranış gibi gösterilmesi de teşvik edici bir unsur olarak görünmekte. Anne-babalar, yetişkinler ve medyada ön planda olan figürler çocuk ve gençlere küfürlü konuşarak değil, daha olumlu mesajlar vererek rol modeli olmalı. Küfürlü konuşmanın bir değer olarak sunulduğu çevrelerde bunu engellemek mümkün değildir.
Nezaketi, erdemi bir değer olarak benimsemediğimiz sürece küfürlü iletişimi engelleyemeyiz. Şiddete hayır dediğimiz gibi küfre de hayır kampanyası düzenlememiz ve en başta yetişkinlerin bu kurala uyması gerekir.
Argo ve küfürlü konuşmada dizilerin, filmlerin de etkisi olduğu kaydediliyor. Medyayı günah keçisi ilan etmek işin kolayına kaçmaktır. Medyadaki içerikler, toplumun kendi kültür envanteridir.
Çocuklar küfürlü konuşmaya başladıysa bu sadece medyadan öğrenmiş olduğu bir dil değildir.
Küfrü evinde, okulda, sokakta yani toplumda defalarca duymuştur ve kullanmaya başlamıştır. Ancak medyanın bireylerin tutum ve davranışları üzerinde hiçbir etkisi olmadığını söylemek de doğru değil tabii” dedi.
Dijital yerli denilen bilgisayar, cep telefonu ve internetle ileri yaşlarda tanışan biz 60 yaş üstü bu durumdan yakınıyoruz.
Aksine çocuklar ellerindeki telefonla dünyaya açılıyor, yeni nesillerin farklı bir kültürü ve iletişim kurma biçimi var, bu daha da yaygınlaşacak. Her yeni iletişim teknolojisi kendi döneminde kuşkuyla karşılanmış, ahlakı bozacağı şeklinde bir kaygı dışa vurulmuştur.
Ancak bu kaygı ve kuşkudan çok, yeni teknolojilerle insanların iletişim tarzlarının değiştiği gerçeğini kabul etmeliyiz.
Yeni iletişim teknolojilerinin yaratıcı ve verimli kullanımını çocuklara öğretmek daha verimli kullanımı sağlar. Öğrencilerin küfürlü konuşmaları, öğretmenlerin de çözüm bulmak için uğraştığı bir sorun.
Küfürlü konuşmak, öğrencilerin gündelik hayatının bir parçası olmuş durumda. Eskiye oranla arttı. Öğrenciler, öfkeli ya da kızgın anlarında değil rutin yaşayışlarında bir ünlem belirteci gibi küfür kullanıyor. Bu, çok fazla kontrolsüz kalıp, sosyal medyadaki videoları izlemekle, çocukların genel bir etik anlayıştan yoksun kalmasıyla açıklanabilir. Çocuklar birbirlerine karşı acımasızca davranabiliyor; fiziki ya da başka özellikleriyle dalga geçebiliyorlar. Küfürleşme de kavganın tetikleyicisi olarak karşılaştığımız bir sorun; çözümü için de aile, öğretmen ve öğrencilerin iş birliği yapması gerekiyor.