Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

GÖNÜL DİLİ

Gerektiği yerde gereğince konuşabilmek, erdemliğin başında gelir. Son nefes tamamlandığında, bizden geriye kalanlar acaba neler olacaktır? Bunu biraz düşündüğümüzde, arkada kalanların yalnızca iyi veya kötü izlenimler olduğu anlaşılabilir. Dilini tutabilen, kendini de tutabilir. İnsan düşüncelerine hakim olabilir; nefsini kontrol edebilir ve kendini tutabilirse sağlam bir kişilik ve karakter kazanabilir. İnsanın huzur ve mutluluğu; sağlık ve mutluluğu kendi içindedir. İç dünyamızdaki duygu ve düşünceler bedenimizin de besin kaynağıdır. Ruhunda olumsuz duygular barındıran bir insanın hem ruh sağlığı, hem de beden sağlığı kısa zamanda bozulur halde insanın dış şartları düzetebilmesi için önce iç şartlarını düzeltmesi gerekir. Bunun en kestirme yolu da susabilmek; boş ve gereksiz konuşmalar yapmak yerine dinlemeyi öğrenmektir. Sözün geçer akçe sayıldığı zamanında susmayı aptallık sayanlar da olabilir. Ancak bilelim ki cahilin kalbi dilinde, alimin dili kalbindedir. Sözün gerçek değeri, çıktığı derinliklerde gizlidir. Nitekim, sözün gerçeği gönülde saklanır. Gerçek ve doğru olan tavır, her aklımıza geleni söylemek yerine daha az ve öz konuşabilmektir.  Gönül dili; yeri geldiğinde kibarca konuşabilmek, yeri geldiğinde ise içimize doğru seyahat ederek susabilmektir; İki şey insanın ruhunu karartır: ’konuşacakken susmak, susacakken konuşmak’’  Gönüller sultanı Mevlana’yı çağlar ötesine taşıyan sır, gönül dilinde gizlidir. Mevlana, daha çok düşünüp derinden hikmetli sözler söylemiştir. Sözler, onun gönlünden çıkıp karşıdaki gönüllere tıpkı yer altı sularının gökyüzüne fışkırması gibi yayılmıştır; Çünkü o gönül diliyle iletişim kurmuş ve sözleri gönülden söylemiştir.  Gönül dili, duyguların sessiz dilidir. Duyguların anlaşamadığı, uzlaşamadığı bir ortamda konuşma dilinin pek etkisi olmaz. Nitekim; gönül severse, duygular harekete geçer ve söze gerek kalmaz. Gönül sevmezse, dünyanın kelamını da sarf etseniz, sadece yormuş ve yorulmuş olursunuz. Öyleyse her şeyden önce, irfan dünyamızın dili olan sessiz ve sözsüz gönül dilini keşfetmeli ve iletişimlerimize bu dille başlamalıyız. Her insan konuşabilir; sadece güçlü insanlar susabilirler! Söyleyecek sözünüz varsa, sözünüzü dinleyecek insanlar da varsa, elbette konuşabilirsiniz. Ancak akıllı insanlar çok düşünür, iyi dinler ve güzel de susarlar! İşin hikmeti bu sırda gizlidir…
Ekleme Tarihi: 23 Mayıs 2019 - Perşembe
Erol KÜÇÜK

GÖNÜL DİLİ

Gerektiği yerde gereğince konuşabilmek, erdemliğin başında gelir. Son nefes tamamlandığında, bizden geriye kalanlar acaba neler olacaktır? Bunu biraz düşündüğümüzde, arkada kalanların yalnızca iyi veya kötü izlenimler olduğu anlaşılabilir.

Dilini tutabilen, kendini de tutabilir. İnsan düşüncelerine hakim olabilir; nefsini kontrol edebilir ve kendini tutabilirse sağlam bir kişilik ve karakter kazanabilir. İnsanın huzur ve mutluluğu; sağlık ve mutluluğu kendi içindedir. İç dünyamızdaki duygu ve düşünceler bedenimizin de besin kaynağıdır. Ruhunda olumsuz duygular barındıran bir insanın hem ruh sağlığı, hem de beden sağlığı kısa zamanda bozulur halde insanın dış şartları düzetebilmesi için önce iç şartlarını düzeltmesi gerekir. Bunun en kestirme yolu da susabilmek; boş ve gereksiz konuşmalar yapmak yerine dinlemeyi öğrenmektir.

Sözün geçer akçe sayıldığı zamanında susmayı aptallık sayanlar da olabilir. Ancak bilelim ki cahilin kalbi dilinde, alimin dili kalbindedir. Sözün gerçek değeri, çıktığı derinliklerde gizlidir. Nitekim, sözün gerçeği gönülde saklanır. Gerçek ve doğru olan tavır, her aklımıza geleni söylemek yerine daha az ve öz konuşabilmektir.

 Gönül dili; yeri geldiğinde kibarca konuşabilmek, yeri geldiğinde ise içimize doğru seyahat ederek susabilmektir; İki şey insanın ruhunu karartır: ’konuşacakken susmak, susacakken konuşmak’’

 Gönüller sultanı Mevlana’yı çağlar ötesine taşıyan sır, gönül dilinde gizlidir. Mevlana, daha çok düşünüp derinden hikmetli sözler söylemiştir. Sözler, onun gönlünden çıkıp karşıdaki gönüllere tıpkı yer altı sularının gökyüzüne fışkırması gibi yayılmıştır; Çünkü o gönül diliyle iletişim kurmuş ve sözleri gönülden söylemiştir.

 Gönül dili, duyguların sessiz dilidir. Duyguların anlaşamadığı, uzlaşamadığı bir ortamda konuşma dilinin pek etkisi olmaz. Nitekim; gönül severse, duygular harekete geçer ve söze gerek kalmaz. Gönül sevmezse, dünyanın kelamını da sarf etseniz, sadece yormuş ve yorulmuş olursunuz. Öyleyse her şeyden önce, irfan dünyamızın dili olan sessiz ve sözsüz gönül dilini keşfetmeli ve iletişimlerimize bu dille başlamalıyız.

Her insan konuşabilir; sadece güçlü insanlar susabilirler! Söyleyecek sözünüz varsa, sözünüzü dinleyecek insanlar da varsa, elbette konuşabilirsiniz. Ancak akıllı insanlar çok düşünür, iyi dinler ve güzel de susarlar! İşin hikmeti bu sırda gizlidir…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.