Asırlar önce ülkenin birinde yaşlı mı yaşlı fakat yaşına rağmen çok dinç ve genç görünümlü bir ihtiyar delikanlı yaşarmış. Çevresinde bulunan çoğu insan ona çok özenir ve sorarlarmış: "Bu gençliğin sırrı nedir?" Sürekli insanlar sorunca sonra karar vermiş "tamam anlatacağım" demiş. Tüm meraklı insanları bir akşam evine yemeğe davet etmiş. Yemekler yenilmiş, çaylar yudumlanmış, sohbetler edilmiş Vakit iyice gecikmiş ancak ihtiyar delikanlı gençlik sırrı ile ilgili hiç söz etmemiş. İnsanlar bu sırrı anlatması için tekrar kendine hatırlatmışlar. Tamam dikkatli dinleyin anlatacağım demiş. O sıra ihtiyar delikanlı çok sevdiği eşine seslenmiş. Ona misafirlerine Eve bulunan Kiler'den bir karpuz getirmesini istemiş. Eşi karpuzu getirmiş. İhtiyar delikanlı bunu beğenmemiş bunu götürmesini ve yeni bir karpuz getirmesini söylemiş. Eşi beş defa Kiler'e karpuz almak için gidip gelmiş hiç yorulmadan. Bu kez ihtiyar delikanlı beşinci gelen karpuzu beğenmiş. Karpuz kesilmiş afiyetle herkes yemiş. İhtiyar delikanlı misafirlerine dönerek: "Eeee arkadaşlar işte benim gençliğimin sırrı burada anladınız mı? Tabii ki kimse bir şey anlamamış. İhtiyar delikanlı efendiler demiş ‘o yediğiniz karpuz kiler'de tekti. Eşim her seferinde aynı karpuzu götürüp getiriyordu. Şahit olduğunuz gibi bir kere bile bana kızmadı ve kırılmadı. Ve de beni sizin yanınızda mahcup etmedi. İşte bugün genç gözüküyor isem bunu eşime borçluyum. Biz aile içindeki sorunları hiç bir zaman dışarıya vurmayız. Kendi içimizde çözeriz. Her zaman birbirimizi tamamlarız. Unutmayın; "Hayatınız seçtiğiniz kadındır." Bence de; Konuyu kadınlarımıza ilgili bir cümle ile tamamlayayım: "Kadının bedeni enstrüman gibidir. Dudakları nota. Ruhu bir ney sesi kadar ince ve zarif. Gözleri eşsiz bir güzellikte. Elleri keman teli inceliğinde zarif. Üstadın dediği gibi "Kadın Allah tarafından bize emanet edilen canlardır."