Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

HAYATTA SEVMEYİ ÖĞRENMEK

Hayat dediğin nedir ki, geçip giden otomobil ışıkları gibi anlaşılmazlığını öğrendim.  Ve gözleri kamaştırıp aklı bir yerlere götüren, belki bir yarış kimin için ne zaman biteceği belli olmayan sonu öğrendim. Ama sonunda dinlenmek için yeterli sürenin verildiğini öğrendim. Hayatın tek perdelik tiyatro oyunundan ibaret olduğunu öğrendim. Hayat, soru bankası gibi olduğunu ama cevaplar arkada olduğu için bakamadığımı öğrendim. Kısa hayatta yapabileceğimiz tek şeyin  sevilebilecek biri olmayı öğrendim. Güven elde etmek için yılların gerektiğini, ama yok etmek için  saniyelerin bile yeterli olduğunu  öğrendim. İki kişinin tamamen aynı olan bir şeye baktıklarında bile farklı şeyler görebileceklerini öğrendim. Yazmanın konuşmak kadar duygusal gayret gerektirdiğini  öğrendim. Hayatın bizi mutlu etmek gibi bir derdi olmadığını öğrendim. Mutluluk sadece bizlerin peşine düşebileceğimiz yaramaz, hareketli, yakalanması zor bir kuş olduğunu öğrendim. Yaşadıklarımız zihnimizin derinliklerine yazıldıkça o kuş bizden her gün biraz daha uzaklaştığını ve  her birimiz mürekkep kalemle yazılıp zihnimizi kara kara dolduran o kalabalık izlerden çabucak kurtulmayı hayal ettiğimizi öğrendim. Eğer bir insan mutsuzsa, onu hiçbir şeyle mutlu edemeyeceğinizi, çünkü mutluluk bir aşama olduğunu öğrendim. Köşkler, yatlar, katlar, hatta mevki, başarı ve sevgi bile bazen insanı mutlu etmeye yetmediğini öğrendim.  Bu dünyaya gelen her canlı, öyle ya da böyle acıyla tanıştığını ve zor da olsa, içini kanatsa da acıyla başa çıkacağını  öğrendim. Ve  acıyı tanımayana hayat mutluluk kapılarını kolay açmadığını önce hak etmek gerektiğini öğrendim.  
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2018 - Çarşamba
Erol KÜÇÜK

HAYATTA SEVMEYİ ÖĞRENMEK

Hayat dediğin nedir ki, geçip giden otomobil ışıkları gibi anlaşılmazlığını öğrendim.  Ve gözleri kamaştırıp aklı bir yerlere götüren, belki bir yarış kimin için ne zaman biteceği belli olmayan sonu öğrendim. Ama sonunda dinlenmek için yeterli sürenin verildiğini öğrendim. Hayatın tek perdelik tiyatro oyunundan ibaret olduğunu öğrendim. Hayat, soru bankası gibi olduğunu ama cevaplar arkada olduğu için bakamadığımı öğrendim. Kısa hayatta yapabileceğimiz tek şeyin  sevilebilecek biri olmayı öğrendim. Güven elde etmek için yılların gerektiğini, ama yok etmek için  saniyelerin bile yeterli olduğunu  öğrendim. İki kişinin tamamen aynı olan bir şeye baktıklarında bile farklı şeyler görebileceklerini öğrendim. Yazmanın konuşmak kadar duygusal gayret gerektirdiğini  öğrendim. Hayatın bizi mutlu etmek gibi bir derdi olmadığını öğrendim. Mutluluk sadece bizlerin peşine düşebileceğimiz yaramaz, hareketli, yakalanması zor bir kuş olduğunu öğrendim. Yaşadıklarımız zihnimizin derinliklerine yazıldıkça o kuş bizden her gün biraz daha uzaklaştığını ve  her birimiz mürekkep kalemle yazılıp zihnimizi kara kara dolduran o kalabalık izlerden çabucak kurtulmayı hayal ettiğimizi öğrendim. Eğer bir insan mutsuzsa, onu hiçbir şeyle mutlu edemeyeceğinizi, çünkü mutluluk bir aşama olduğunu öğrendim. Köşkler, yatlar, katlar, hatta mevki, başarı ve sevgi bile bazen insanı mutlu etmeye yetmediğini öğrendim.  Bu dünyaya gelen her canlı, öyle ya da böyle acıyla tanıştığını ve zor da olsa, içini kanatsa da acıyla başa çıkacağını  öğrendim. Ve  acıyı tanımayana hayat mutluluk kapılarını kolay açmadığını önce hak etmek gerektiğini öğrendim.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.