Saygıdeğer bizden biri tanıdık hemşerimiz Giresun’un değeri her zaman söylediği gibi en son Tekirdağ Bahçeşehir Koleji açılışında’da tekrarladı.
‘Bizim bir arzumuz ve hayalimiz var. O da Türkiye’de bir Dünya markası yaratabilmek. Biz bir dünya markası yaratmadan zengin olamayız. Bu çağı yakalamamız lazım. İyi eğitimle bunu başarabiliriz’
Enver Yücel, eğitimle özdeşleşmiş bir isim. Uğur Dershaneleri’yle başlayan eğitim serüveni, şu an Bahçeşehir Koleji ve Bahçeşehir Üniversitesi’yle devam ediyor. Yücel’in kısa sürede eğitim sektöründe Türkiye’de yakaladığı ivme oldukça çarpıcı... Ancak onu, ‘Nasıl Başardım’ sayfalarına taşımamızın nedeni bu değil.
Yücel, eğitimde dünya markası yaratmak vizyonuyla hareket edip bugün Washington, Silikon Vadisi, Berlin, Bakü, Toronto ve Hong Kong’da bulunan üniversite kampüsleri, dershane ve dil okullarıyla dikkat çekiyor.
Tüm bu yayılma hareketi ise Yücel’in deyimiyle ‘Öğrencileri, sadece Türkiye’deki kampüse hapsetmemek’ uğruna yapılmış durumda...
Yücel eğitim sektöründe yurtdışı kampüs modelini hayata geçiren ilk örneklerden de biri...
Enver Yücel, “Ben riski seviyorum. Ancak akıllı, mantıklı ve kontrollü risk almayı da tercih ederim. Bu nedenle Amerika pazarına ilk girmeye karar verdiğimde dershaneciliğin riski daha az olduğu için bu alanda başlamayı tercih ettim. Zaten Türkiye içinde de benzer bir model izledim. İlk önce dershaneyi açtım, sonra kolejler geldi daha sonra da üniversite...
Yurtdışı serüvenimize de ilk ABD ile başladık. Washington DC’de ülkenin en iyi dershanelerinden biri olan Kaplan’ı gezdim. Bu alanda Amerika’dan bile çok daha iyi konumda olduğumuzu gördüm. İlk olarak Kaplan’daki müdürü transfer ederek işe başladım. Rekabet edeceğim alanla ilgili iyi bir bilgi birikimim olması için bu gerekliydi. 9 yıl önce dershanemizi sıfırdan ABD’de bu şekilde kurduk.
2 yıl gibi bir sürede dershane kendini döndürmeye başladı. Sonra Amerika’da dil okullarının çok önemli olduğunu fark ettim. Fulbright sertifikası bu alanda önemli bir isimdi. Bu bir senatörün adıdır. Fulbright’ın eşiyle tanıştım ve isim hakkını satın almak istediğimi söyledim. 2 yıl konuştuk. Sonuçta onların isim hakkını aldım ve Washington DC’de Fulbright Collage’ı açtım.
Amerika’da kurallar belli. Bu kuralları anladığınız zaman da hayatınız kolaylaşıyor. Şu anda Amerika’da çok başarılı ve güçlüyüz. Mayıs ayında da Beyaz Saray’a komşu olarak yeni yaptığımız kampüsün açılışını yapacağız.
1998 yılında Bahçeşehir Üniversitesi’ni kurduk. Bu tarihten sonra üniversiteye daha fazla yoğunlaştım. Dünyada bana göre üniversite modeli denince akla ilk Amerikan üniversiteleri geliyor. ABD üniversitelerini her yıl 1 ay gezerim. Burada bulunan 4 bine yakın üniversite içinden en iyilerini gezmişimdir. Bugün bu sayede Harvard, Stanford gibi önemli üniversitelerle Bahçeşehir Üniversitesi’nin çok iyi ilişkileri var.
Türkiye’de üniversiteyi açtıktan sonra yükseköğretim modeli ne olmalı diye kafa yormaya başladım. Dünyada 4’üncü nesil üniversite kavramını geliştirmeye karar verdim. Bu modelde öğrenciler, üniversite kampüslerinde hapis kalmıyor, dünyayı dolaşıyor.
Üniversite modellerini daha da iyi anlayabilmek için NYU eğitim fakültesinin yönetim kuruluna girdim. New York Üniversitesi’nin dünyanın çeşitli yerlerinde merkezleri, birimleri, kampüsleri mevcut. Bizim neden olmasın diye düşündük.
Washington’dan sonra Berlin’de Bahçeşehir Üniversitesi’nin bir kampüsünü açtık. Burada hem Alman öğrenciler hem de Türkiye’den gelen bizim öğrencilerimiz ders alabiliyor. Berlin’i ise AB içindeki önemi nedeniyle seçtik. Ayrıca Berlin’de Türk nüfusu oldukça fazla.
Şu anda Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileri belirli branşlarda gerekirse bir dönemlerini Berlin’de okuyabiliyor. Burada Berlin’e özgü dersler de görebiliyorlar. Geçen yıl Silikon Vadisi’nde de bir merkez açtık.
(DEVAMI CUMA SAYIMIZDA)