Tüm öğretmenler derse gülümsemeyle başlasa. Hepsi gülse. Bizim öğretmenlerimiz hep çatık kaşlı ve asık suratlı idiler. Türk toplumunda gülümsemek ciddiyetsizlik addedilir genellikle. Bütün bunları yazan ben dahi öğretmen olduktan sonra kavradım öğrencilerimle gülümsemenin önemini. Çünkü öyle eğitildik. Gülme ayıptır. Bu ülkenin gülümsemeyi bilen ve gülmeyi öğreten öğretmenlere ihtiyacı var. Bu ülkenin aydınlık yüzlü eğitmenlere ihtiyacı var. Genç beyinleri kurşungeçirmez karanlık odalara kilitlersek o zaman toprak dahi dile gelir, taş konuşur. Bir toplum her şeyden önce iyi insan olabilmeyi ve gülümsemeyi bilmelidir. Rüzgâr ekenler, fırtına biçerler.
Bir çocuğu sevmekle başlar her şey. Şiddete karşı en iyi silah sevgidir. Okuma, yazma, yurttaşlık, matematik ama önce gülümsemek, gülümsetmek. Sevmek ve gülmek. İki anahtar kelime. Bir toplumu eğitmek istiyorsanız önce sevmeyi ve gülmeyi öğretmelisiniz. Aynı dili konuşmak önemli değildir ama aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir. Duygu ise gözler ve sözlerdir. Bir çocukla konuşurken onun göz hizasında ve tam da gözlerinin içine bakarak gülümseyebiliyorsanız onu kazanırsınız. Çünkü gülmeye ve sevmeye başlarsanız, yaşamayı da seversiniz. Tek bir gülümseme, karanlık bir günü aydınlatabilir.
Benim ilkokul öğretmenim Murat Ekiz hep ama hep gülümserdi. Rüzgâr demez, yağmur demez, soğuk demez sıcak demez. Her gün gülümsemesi ile ışık saçardı bize. Yaramazlık yapsak bile hiç kızmaz gülümserdi bize yine. Ben böyle bir yüz, böyle bir göz görmedim sürekli gülümseyen. Tüm öğretmenler böyle olsa. Hepsi gülse.
Benim Ortaokul ve Lise öğretmenlerim hep çatık kaşlı ve asık suratlı idiler. Derslere soba ile girerlerdi. Hiç unutmam Ortaokul 6.cı sınıfta iken yaptığımız yaramazlıktan dolayı öğretmenimiz beni tahtaya çıkararak sağ kulağıma toplu iğne batırmıştı. Hiç ama hiç unutamam bu olayı. Bu ülkenin Murat öğretmen gibi gülümsemeyi bilen ve gülmeyi öğreten öğretmenlere ihtiyacı var. Sadece öğretmenler günü değil, tüm günleriniz ışık ve neşe dolsun. Siz hep ama hep gülümseyin…