Yine Aralık, yine öksüz ben. Hayatımın en kötü günü onun salasını dinlediğim gün, onsuz ilk sofraya otururken iki tarafı uçurum bir kayanın üzerinde oturur gibi yemek yediğimi hatırlıyorum. Aramızdan ayrılalı tam 44 yıl oldu. 01 Aralık 1975 yılı. Çok özlediğim babam için ölüm yıldönümünde bu satırları yazıyor olduğuma inanamıyorum.
Umut dolu bakışları, neşeli gülüşü, bazen durgunluğu, bazen öfkesi her haliyle hayali karşımda duruyor. Ama en çok uzaklara, bizim hissedip göremediğimiz bambaşka dünyalara dalıp giden babamın tebessüm dolu bakışları gözlerimin önünde. Düşünen o durgun hali… Düşünürken güzel bir geleceğe, yeni hayallere gönül veren babamın yüreğine o kadar çok insanı sığdırmış ki bu güzel olanı hep birlikte onun için yaşatıyoruz. Benim babam Hasan Küçük. Bulancak Fiskobirlik’te memur olarak çalışırken emekli olamadan henüz genç denecek yaşta bu dünyadan göçüp gitti. Benimle birlikte 11 evlat ve yakın akrabalarımız ile ev dolup taşardı. Onları da okutmak onun için büyük bir ibadetti. Babamın yaşama ve insanlara sunduğu değerlerle gurur duyuyorum. Onu özel kılan tek şey değerleriydi. O her zaman karşılık beklemeden yapıyordu yapacağını. Başkaları için uğraşıp didinmeyi, gerekirse her tür zorluklara katlanmasını bilen bir insandı. Babam için hayatı anlamlı kılan en önemli olay çalışmaktı. Dinlenmek ona özgü değildi. Yaşamın her alanında koşmaya o kadar alışmış olacak ki bir an durup dinlenmek istese boşluğa düşmekten korkuyordu sanki. Babamla geçirdiğim her anı, tatlı bir sohbeti de, coşkulu bir tartışma veya yersiz bir inatlaşmayı da tekrar doyasıya yaşamak istiyorum. Babamın oğlum diyen sevgi dolu sesini özlüyorum.44 yıl geçmesine rağmen giderek özlem ve beklentilerimi yüreğimde daha çok büyüterek içimi acıtıyor. İnsan çok sevdiği, baba gibi bir yakınını kaybedince, hayatın farklı bir boyutunu, başkalarının algılayamadığı acı yüzünü tadıyor. Bu durmak bilmeyen hayat sizin için hızlıca akıp giderken bir yanınız sevdiğinizle birlikte ölüyor. Hep kendinizi yalnız hissediyorsunuz, zaman acıları unuttursa bile.
Bazı insanları anlatmak, tarif etmek zordur. Onlarla ilgili ne söylerseniz, söyledikleriniz havada kalır. İşte benim babam, güzel insan, bu insanlardan biriydi. O masum tavrıyla, dik duruşuyla, gülüşüyle, kibarlığıyla, soğukkanlılığı ve yardımseverliğiyle bu çevrede eşine az rastlanır bir insandı.
Demek istediğim hala sarılabilecek bir babanız varsa sıkı, sıkı sarılın ona. Kıymetini bilin... Benim babam ilklere bayılırdı, yaşamayı ama en çokta yaşatmayı, öldüğünde de bana birçok ilk yaşatmıştı. İşte yine yapmıştı yapacağını, ilk kez onsuz bırakmıştı beni.
Acısıyla, tatlısıyla, öfkesiyle, sevinciyle, yanlışıyla, doğrusuyla, bağırtısıyla, sessizliğiyle o benim Babamdı… Yokluğunun acısını yüreğimin bir köşesinde hep hissedeceğim. Seni çok seviyoruz. Sen rahat uyu benim babam. Ruhun şad olsun. Durağın cennet olsun…