Yine sallandık. Yüreğimiz ağzımıza geldi. Henüz İstanbul ve Manisa Akhisar depremi etkisinden kurtulmadan bu kez de geçtiğimiz cuma akşamı 20.55'te Elazığ Sivrice de 6.8 büyüklüğünde depremle sarsıldı. İlk belirlemelere göre 50 yakın insanımız vefat etti. Büyük panik yaratan deprem Malatya, Diyarbakır, Tunceli, Mardin, Erzurum, Samsun, Ordu, Giresun, Samsun, Trabzon'dan hissedildi.
Yazık ki deprem konusunda söylenecek çok fazla bir şey yok. Çünkü ülkemiz deprem fay hatlarıyla kuşatılmış bir alan.
Yalnızca yığma, kerpiç veya eski evler değil yeni ve çok katlı mimarının, mühendisinin, belediyesinin kontrolünde yapıldığı düşünülen modern binalarında yıkıldığını şahit oluyoruz her deprem anında.
Hangi iktidar gelirse gelsin kimse buna önlem alamıyor. Tedbir yok... Dünyada depreme en çok maruz kalan ülke Japonya ama önlemini almış. Binaları esnek ve kat sayısı az. Ne kadar şiddetli deprem olursa olsun ölü sayısı bir elin parmağı kadar misali. Hem Japon insanı eğitilmiş bizim gibi onların yaşamında da deprem bir gerçek.
Ama Dünyanın deprem konusunda en riskli ülkesi olan Türkiye'nin neresine giderseniz gidin 15 ya da 20 katlı binalara rastlamanız mümkün. Buna ne büyük şehirlerde, ne illerde, ne de ilçelerdeki belediyeler dur diyemiyor. Diyen yok. Destekleyen çok.
Bu, yazık ki deprem kadar bir başka Türkiye gerçeği,
Depremle yaşamayı belki acısıyla öğreniyoruz. Ama gereken önlemleri almayı öğrenemiyoruz.
Yazık ki hiç bir yerde doğru dürüst deprem tatbikatta yapılmadığı ve özellikle bu konuda afet anında harekete geçmesi gerekenler de kendi derdine düştüğü için tam bir kaos yaşanıyor.
Tatbikatları bile ciddiye almıyoruz. Okullarda güle oynaya tatbikatların yapıldığına şahit oluyoruz.
Önlemi almadığımız sürece daha çok canlar veririz depremlerde... Öncelikle depremle yaşamayı öğrenmeliyiz.