Kimse kötü olduğunu kabullenemiyor ama dünya kötülüklerle dolu, aslında kötülük bizim kaderimiz mi?
Asla yanıt bulamadığımız bir soru bu.
Her şeyin başarılı iletişim manevralarıyla çözülebileceğini biliyoruz, söz bize düştüğünde herkese iyilik önerilerinde bulunuyoruz ama kendi başımızdan geçen olaylarda kötülük yanımızı dizginleyemiyoruz.
Çoğunlukla bunun kötülük olduğunun farkında bile değiliz.
Yani biz kötülük içinde bulunuyoruz ama kötülük neden var?
Değer mi iki günlük yalan dünyada...
Sanatçı Ali Ercan’ın, ‘İyileri öldüren dünya, kötülere kalan dünya’ dediği ‘Adaletin bu mu Dünya’yı yazıp bestelemesinin üstünden çok yıl geçti ama; maalesef günümüzde iyiler azaldı, azalmaya da devam ediyor.
Dünya kötülere kaldı diyebiliriz.
Düşünebiliyor musunuz kadın cinayetleri aldı başını gidiyor.
Kimse buna dur diyemiyor. TBMM buna yönelim ağır yaptırımlar uygulamak için neyi bekliyor. Doğurduğu bebeği canlı canlı çöpe atan anneler, evlatlarına kıyan aileler, toplumda artan şiddet, aile katliamları, siyasilerin birbirlerine sarf ettikleri sözler, sosyal medyayı küfür ve hakaretler meydanına çevirenler mi ararsınız...
Bunu yapanlar kimi tanıdığımız, kimi memleketlimiz, kimi hemcinsimiz ne fark eder?
Yaptıklarıyla vicdan sızlatanların yanı sıra hayvanlara işkence edenleri, savunmasız bir köpek yavrusunun ölümüne neden olanları nasıl insan diyebiliriz?
Ama bu insanlar aramızda dolaşıyor...
Nerde ne yapacaklarını kestiremezsin. Çünkü insanlıktan çıkmış ruhları kirlenmiştir.
Dost kılığında sinsice hayatımıza sızarken kuzu postuna bürünmeleri de bundan.
Cezalar yetersiz kalıyor. Artık sokakta iki kişinin kavgasına şahit olduğumuzda ayırmak bir yana kaçacak delik arıyoruz.
Bize ne oldu böyle...