Solucan delikleri; uzayda, evrenin bir ucundan diğer ucuna kısa bir tünel ile gidilebildiği düşünülen teoridir. Gerçek olup, olmadığını bilmiyoruz, yalnızca bir teori. Şimdi sizlere günlük hayatta sıkça karşılaşmamıza rağmen anlamadığımız bu deliklerden bahsedeyim. Misal vereyim, biriyle tartışıyorsunuz. Haklı olmanıza rağmen kendinizi haksız bulabiliyorsunuz. Karşınızdaki kişi size bunu hissettirmeden, kendini haklı çıkarıyor, siz de sadece ağzınız açık bu durumu kabulleniyorsunuz. Haksız olduğunda bunu kabul etmeyen, karşısındakinin sesini bastırmak için sesini yükselten, üste çıkmak için kırk dereden su getiren kişiler, solucan deliklerini bize ispatlamış oluyor. Tartışma esnasında haksız olabileceğini fark ettiği zaman, daha önceki konulara değinebilir, bel altı vurmayı deneyebilir, bu kişiler, bir şekilde haklı olmak için, her şeyi yapar. X konusu hakkında tartışıyorsanız ve haksız olacağını hissettiyse, Y konusundan girer veya haklı olduğu başka bir konudan girer, bir şekilde üste çıkar. Konunun bir ucundan girer, diğer ucundan çıkar. Tıpkı solucan deliklerinin bize sunduğu gibi…  Haksız olsa bile kabul etmez. Baktı ki işler kötüye gidiyor. Bağırarak, ses seviyesi olarak üste çıkmayı dener. Sesi daha yüksek çıktığı için kendini konuda üste çıktı diye düşünür. Bu kişilerle medeni bir tartışmaya giremezsiniz. Sesini yükseltir, konuyu alakasız yerlere çeker, daha önceden haklı olduğu konuları söyler, hakaret hatta belki küfür eder. Dinlemesini bilen, kendi sırası gelince konuşan, sözünü balla da olsa kesmeyen kişilerle yaşanan bir fikir ayrılığında gerçekleşen tartışmadan, haz bile duyarsınız. Çünkü kendini, belli başlı argümanlar dâhilinde savunur. Haksız olduğunu kabul eder. Cehalet sahibi kişi, 3-4 kişiye karşı aynı anda kendini savunabilir, haksız olmasına rağmen… Konuyu öyle alakasız bir yere çeker ki, şok olursunuz. Uzayda, bir teori olarak bulunan solucan delikleri, bu insanların hayatının bir parçası olmuş durumda. Konunun bir ucundan girip diğer ucundan çıkmak için kullandıkları solucan delikleri, tıpkı teoride olduğu gibi bu deliği kullanmak, onlara bazen pahalıya mâl olabilir. Delikten çıkamadan, deliğin kapanıp, delikte kalması; yani konuyu başka bir yere çekemeden, karşısındakinin lafı ağzına tıkması onu daha da kızdırır. Bu da sesini yükseltmekten öteye taşır. Kişi bağırır, aşağılamayı dener, belki fiziksel şiddete teşebbüs eder. Konuşma sırası sizdeyse, cümleniz bitene kadar konuşun. Yok balla kesiyorum yok testereyle kesiyorum, bu ayaklara gelmeyin. Lafın sonunu getirin. Devrik cümle ile tartışmada haklı olamazsınız. Araya girmek isterse, girmemesini, lafını aklında tutup cümle bitince söylemesini isteyin. İnadına lafınızı kesmeye çalışıyorsa, cehaletin bulunduğu o ortamda çok durmayın veya onu göndermeyi deneyin.