Hiçbir nehir kaynağından yola çıktıktan sonra hedefi olan denizi az veya çok bulandırmadan ulaşamaz. İnsanoğlu’da nehir gibidir. Dünya’ya geldiğimiz andan itibaren yavaş,yavaş bulanmaya başlar;ve bulanmanın en hızlı yaşandığı evre orta yaşlılık döneminde gerçekleşir.
Hem kusur işlemekteyiz hemde kusurlarımızdan haberdar değiliz.İnsan kusurlarıyla yüzleşebiliyorsa o zaman af kapısına dayanır ve bulanmaktan kurtulur.
İnsan ömrü bir andan ibarettir.Sonunda bir varmış,bir yokmuş masala döneceğiz.Bu an adlı kısacık zaman diliminde insanlara hoşgörü ile yaklaşabilirsek ne mutlu bize…
Ateş gibi arındırıcı alev olmak,su gibi donmadan akmak,hava gibi serin ve hafif süzülmek ve toprak gibi el vermek istiyorsak bu kısacık zamanı olan ölümlü dünyada yol vererek yol almalıyız
İnsan, doğasına göre yaşayabilendir.Kendi istek ve arzularına cevap vermekle birlikte bu istek ve arzularında bütünsel bir birliktelik yaratabilendir;karşısındakinin yaptıkları ve söylediklerine değil onun gönlünden geçirdiklerini anlayan ardından da anlamlandırabilendir.
Gönülden gönüle giden yolda sevgiyle yol alan ve saygıyla yol verendir;toplum içerisinden kopmadan hayatta elde ettiği başarılarıyla isim ve sıfatlarıyla büyürken tevazu erdemi iklimi sayesinde herkesin önünde küçülendir.Cehaletleriyle haddini aşananlara hal diliyle hadlerini ifade edendir;kamil insan ise Yaradan’ın istek ve arzusudur.Unutulmamalı; mal,makam,sıfat geçici ve asla ebediyen kalıcı olmayan şeylerdir.Her maddi manevi kazanımlarımızın sadece emanetçileriyiz.İnsan meşhur olmak ister;hem kendi nezdinde kendisine hem de başkasının nezdinde.Ancak bilinmelidir ki en meşhur insan en iyi olan insandır.Bu aşamada iyi ve adil olan insan da mutlaka insanına göre iyi ve adil olmalıdır.iyi,adil,cömert olmayan,ayağı yere basmayan,ne oldum delisi olan, saygıda kusur eden,böbürlenen,cömert olmayan birisine fazlasıyla bu değerler kullanılırsa o zaman o kişiye vermiş olduğunuz zararı kısa süre sonra göstereceği vefasızlıkla anlayız.Mesele hayatta su gibi berrak olabilmek….