Karbon ayak izi, her insanın ulaşım, ısınma, enerji tüketimi veya satın aldığı her türlü ürün neticesinde atmosfere yayılmasına neden olduğu karbon miktarını anlatmak üzere kullanılan bir terimdir.
İklim değişikliği ve küresel ısınmanın insan hayatı üzerindeki etkisi her geçen gün daha da önem kazanıyor.
Sera gazlarının ve karbon salınımının artması yaşadığımız kentler için de afet riskini yükseltiyor. Karbon salınımı ve iklim değişikliği hakkında farkındalığı ölçmek için Türkiye’de bir saha araştırması yapıldı. Yapılan çalışmaya göre Türkiye’de işsizliğin ardından en önemli ikinci sorunun iklim değişikliği olarak görüldü.
Çevreye verdiğimiz zararın en önemli göstergelerinden biri olan karbon ayak izinden Türkiye pek haberdar değil. 12 farklı şehirde 714 kişi ile yapılan araştırmaya göre katılımcıların yüzde 86.6’sı daha önce karbon ayak izini hiç duymamış.
Türkiye Toplumunun Ulusal ve Uluslararası Karbon Vergisine Verdiği Destek ve Vergi Gelirlerinin Harcamasına İlişkin Tercihleri Çalışması’na göre Türkiye’deki katılımcıların yüzde 87’lik kesimi küresel ısınmayı büyük bir sorun olarak görüyor. Katılımcıların yüzde 88.3’ü de iklim değişikliğinden haberdar. Ancak dünya genelinde karbon vergisinin yaygınlaşması durumunda bile Türkiye’de de bu verginin uygulanmasına olan bakış açısı çok olumlu değil. Katılımcıların yüzde 35’i bu vergiye destek vermeyeceğini ifade ederken yüzde 31’lik kesim desteklediğini belirtiyor.
Küresel sıcaklık artışının önüne geçilemediği takdirde kısa dönemde Türkiye gibi ülkelerin çok daha büyük zararlarla karşı karşıya kalacağı bir gerçek. Türkiye bu konuda acil önlem alıp eylem planlarını yürürlüğe sokması gereken ülkelerin başında geliyor. İklim değişikliğinin etkileri hep konuşuluyor ama bundan sonraki süreçte üretim zinciri büyük zarar görecek. Tarımsal faaliyetler uzun süre aksamaya başlayacak. Üretim aşamasında uygulanan yöntemlerin ve kullanılan zararlı maddelerin tüketici tarafında etkisi daha da ön plana çıkacak. Dünya Ticaret Örgütü “Yeşil Etiket” olmayan ürünleri küresel ticarete sokmayabilir. Konu toplantılarda tartışılmaya başlandı. Bir ülke iklime ve çevreye ne kadar az zarar veriyorsa o kadar fazla ihracat yapacak. Türkiye’nin de bu konuda ilk adımı atam ülkelerden biri olmalı.