Size binlerce sayfalık bir kitaptan haber versek ve bu sayfaların her birinde ufkunuzu genişletecek yepyeni deneyimlerin sizi beklediğini söylesek; eminiz heyecanlanıp kitabın ne olduğunu öğrenmek isteyeceksiniz.
Hemen söyleyeyim, bu kitabın adı: Dünya...
Evet yanlış okumadınız. Yaşadığınız ve yalnızca bir ömür kadar tanık olabileceğiniz dünyaya hiç bu açıdan bakmış mıydınız?
Düşünün ki dünya kocaman bir kitapmış ve her sayfasında okuduğunuz her kitap fikirlerinizin inşasına yeni bir tuğla dizer.
Ama şu bir gerçek ki günümüzde kitap okumuyoruz. Oysa kitap okumak hayattır.
Bence en güzel harcanan zamandır.
Bahanelere sığınıyoruz hep. Zaman bulamıyoruz diyoruz. Boş sözler, karın doyurmuyor.
Şairlerimizle ilgilenmiyor. Şiirlerini bilmiyoruz.
Bir televizyon kanalında;
Bir yarışma programı öncesi sunucu ile yarışmacının konuşmasına şahit oluyorum;
Nazım Hikmet Okur musunuz?
-Tabii okurum,
Şiirlerini çok severim.
-Örneğin hangisini?
"-Yaşamak bir ağaç gibi hur ve bir orman gibi kardeşçesine."
-Başka?
-Şimdi aklımda yok.
Cahit Sıtkı Tarancı'yı bilir misiniz?
-Tabii... ‘35 yaş yolun yarısı eder’
Başka?
-O kadar...
-Orhan Veli
-‘Beni bu güzel havalar mahvetti’
Atilla İlhan?
-‘Ne kadınlar sevdim zaten yoktular’
-Özdemir Asaf?
-‘Bütün renkler aynı hızda kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler’
-Başka?
-Bu kadar...
Ziya Osman Saba
Necati Cumali
Oktay Rıfat
Faruk Nafiz
Ahmet Kutsi
Orhan Seyfi
Melih Cevdet...
Şimdi aklıma gelenler.
Onlardan hatırda kalan bazen bir dize bile yoktur.
Çok şairimiz var. Şiirleri okumuyor, bahanelere sığınıp akılda tutmuyoruz.
Ünlenmiş bir iki dize ile ömür boyu idare ediyor kendimizi avutuyor ama mangalda kül bırakmıyoruz.
Tabii ki toplumun hepsi değil ama çoğumuz böyle.