Yıllarca öğretmen olarak yurdumuzun farklı yörelerinde görev yaptım. Emekli olduktan sonra şehir yaşamının beni yorduğunu fark ettim.
Bu kış köyde kalmaya karar verdim.
Kent yaşamının koşuşturmasında ve stresinden yorulanlar için köy bence ideal bir kaçış noktası.
Köyde hayat var, köyde sağlık var, köyde geçmişe duyulan özlem var.
Kuşaklar geçtikçe köylerin boşaltılması müsaade edilmemeli. Her yaştan herkes toprağına doysun ve köyüne dönsün.
Köyde yaşamak, kıymetini bilen için sağlık ve huzur fırsatı. Araç gürültüsünden, egzoz dumanından, gençlerin sürdükleri motor sesinden, işe yetişme telaşında uzak olmak huzur kaynağı değil midir?
Kuş cıvıltılarıyla sabah uyanmak, tertemiz oksijeni ciğerlerimize doldururken ve gökyüzündeki yıldızları büyüsüyle hayallere dalıp uyumak huzurun ta kendisi…
Bambaşkadır köyde yaşam. Dereleri, suları, dağları, bağları, bahçeleri, havası, doğası bir başka…
Kuş cıvıltıları, havlayan sevimli haydut, köy hayatı zorluklarına rağmen üretmenin mutluluğunu yaşatır insanlara.
En saf, en temiz, en güzel, en içten yaşam.
Fındık ağaçlarının gölgesinde ayağının toprağa değdiği yerde mavi ile yeşilin arasında bir çizgide.
Şair İlhan Berk'i bir söyleyişinde "Ne olmak istediğini" sormuşlar. Verdiği cevap anlamlı: "Bir köyde gökyüzü olmak isterim" demiş.
Köye geldiğin zaman her şeyin en doğalını tadarsın. Olmadı meyveyi dalından kendin koparıp kendin yersin. Derelerde şırıl şırıl akan suların sesini dinlersin akşam gecenin sessizliğinde.
Her şeyden uzak kendini dinlersin.
Kısaca köyde huzuru ve rahatlığı bulursun...