Dünyada afete dönüşen ani ve şiddetli yağışların nedeni, Büyükşehirlerde nüfus artışlarına bağlı olarak metrekareye düşen insan sayısının artması. Nüfus arttıkça bulunduğumuz yerin sıcaklığını artırdık. İnsanların bir araya gelmesi aynı zamanda bir ‘ısı adacığı’ oluşturdu. Vücut ısılarımız havanın sıcaklığını artırdı. Isınan hava yükseldi, atmosferin üst kısmında soğuk hava tabakasına çarptı. Sonuçta bu tür olaylar meydana geldi, gelecekte.
Derelerin üzerini kapatarak üzerine ev yaparsanız kapatılan yerleri dere bir gün tahrip edip geri alır, suyla şaka olmaz. Türkiye de hızlı yapılaşma nedeniyle kırsal ile şehir arasındaki sıcaklık farkı 3-4 dereceye kadar arttı.
Yağışların şiddetinin artmasının nedeni hava sıcaklığındaki artış. Şu ana kadar uzun yıllar ortalamasının üzerinde seyretti. İlkbaharda güneşlenme ile yer ısındı. Bir diğer hususta büyük şehirlerdeki nüfus artışı. Nüfus arttıkça bulunduğumuz yerin sıcaklığını artırdık. Bir odada 3 yerine 9 kişi olursa o odanın sıcaklığı 3 kat artar. İnsanların bir araya gelmesi aynı zamanda bir'ısı adacığı’ oluşturdu. Vücut ısılarımız havanın sıcaklığını artırdı. Isınan hava yükseldi ve atmosferin üst kısmında soğuk hava tabakasına çarptı. Sonuçta bu tür olaylar kaçınılmaz oldu.
Son 20 yıldır hava sıcaklıkları artıyor. Sürekli ısınıyoruz. İklim değişikliğinin ana belirtisi bu İstanbul ve Ankara’da ortalama hava sıcaklığı artış gösterdi. Yerleşim yerlerinin büyümesi ile sıcaklıklar artıyor. Değişen yapı malzemelerine bağlı olarak güneşten gelen radyasyonu daha fazla tutuyor ve geri yansıtmada geciktirici rol oynuyor. Şehirlerin dikey gelişimi gelen radyasyonun emilme sayısını artırarak şehir kanyonları üretiyor ve şehir ısı adası etkisini büyütüyor. Şehirlerde oluşan ısı adaları sadece hava sıcaklığını değil, rüzgarı da etkiliyor. Gökdelen tipi yüksek yapılarda hava sıcaklığını etkiliyor. Dışı tamamen cam ya da yansıtıcı maddeyle kaplanmış binalar sıcaklığı yansıtıyor ve mutlaka etkisi oluyor. Yollar asfalt, çatılar beton; düşen yağmur toprağa değmeden akışa geçiyor ve sel meydana geliyor. Türkiye’de su bilimi ve meteoroloji dikkate alınarak şehirleşme yapılmıyor. En büyük sıkıntılardan biri bu Belediyelerin alt yapıyı şiddetli yağışlara karşılık verecek şekilde dizayn etmesi lazım. Büyük kentlerde kentsel dönüşüm iklim değişikliğini de esas alarak planlamalı. Kanalizasyon ve yağmur suyu sistemi ayrı yapılmalı. Düşen yağmur sularını eğer ayırabilirsek tarım ve bahçelerde sulama suyu olarak kullanılabilir. Belediyeler maliyetli olduğu için iki ayrı sistem yapmak istemiyorlar ama yeni yapılan yerlerde bunları yapmak gerek. Artık önlem alma zamanı geldi de geçiyor bile…Bizden sonraki nesli düşünmek durumundayız.