Dün 27 Mart pazartesi günü Dünya Tiyatrolar Günü idi. Tiyatro severlerimizin ve tiyatro oyuncularımızın Dünya Tiyatrolar günü kutlu olsun.
Ülkemizde perde açılıyor. Bulancak’ta ise Bulancak Sanat Tiyatrosu. Gençliğimiz birbirinden güzel oyunlarını izlerken geçti.
Türkiye’nin üzerine yayılmış yaslı ana babalar, bir ağızdan yitirdikleri gencecik yavrularının tabut kervanına ağıt yakmaktadır.
1961’den bu yana Dünya Tiyatro Günü olarak kutlanan 27 Mart vesilesiyle tiyatro Günümüz kutlu olsun.
Kovid 19, orman yangınları, sel felaketi, terör saldırıları ve depremler…Bu doğal ve beşeri felaketler hepimizi derinden üzdü.6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 10 ilimizde yıkımlara ve kayıplara neden olan depremler telafisi zor yararlar açtı. Bunca acıya rağmen dayanışmayla yaralar sarılmaya çalışılıyor. Böyle bir atmosferde 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü karşılıyoruz. Her şeyin anlamlaştığı zamanlarda tiyatroya dair söz söylemek de zorlaşıyor.
Hüzünlü, öfkeli, çaresizlik ve yalnızlık hissiyle boğuşurken üzerimize düşen acıları paylaşmak, dayanışmayı güçlendirmek, yaşamı savunmak nefes aldığımız her yerde. Sahnede, okulda, sokakta. Tiyatronun bütün öznesi insandır. Tiyatro insanlık var olduğu sürece insanı anlatmaya devam edecektir. Acılarını, özlemlerini, umutlarını, dününü, bugününü, yarınını…İnsanı yaşatmalıyız ki tiyatro da yaşasın.insanlık diye başlamadan tiyatro hakkında söz söylemek anlamsız.
Bugün geçiyor, dünde geçmişti, yarında geçecek, ertesi gün de. Sonra geçenlere bakacağız beraber. Yeniden ve yeniden bazen burnumuzu çekerken, bazen kahkahamız öksürüğe dönerken geleceğiz göz göze. Yeni sözler, yeni ışıklar, yeni umutlar, yeni hikayeler paylaşacağız. Çünkü ancak birlikte iken yüzümüz olur selam vermeye. Yazımı Edip Cansever’in dizesiyle tamamlamak istiyorum: “Ne gelir elimizden insan olmaktan başka?’’