Öğrencilerimizin anne babalarından sonra zamanı en çok paylaştıkları kişiler şüphe yok ki biz öğretmenler. Hatta anaokuluna ve ilkokula giden bir çocuk, öğretmenini anne-babasından daha çok görür. Bir baba çocuğunu akşam bir kaç saat görebilirken, öğretmen öğrencilerle günde en az sekiz saat beraberdir. Öğrencilerimizin hayatına bu kadar uzun bir zaman diliminde giren bizler , şüphesiz öğrencilerimizin kişiliğini-karakterini ve gelişimini şekillendirmede büyük etkiye sahibiz.
Temel ihtiyacı sevgi, şefkat ve merhamet olan öğrencinin , ruhuna sevgi tohumlarını ekecek kişilerden biri de biz öğretmenleriz. Bu nedenle bizlerin öğrencilerimize verebileceğimiz ilk şey, sevgi ve merhamettir. Bir öğrencinin sevgi ve merhamet talebini karşılamak, öğrencinin psikolojisindeki olası yaralarının iyileşmesi açısından da önemlidir. Sevgisizlik, bilgisizlikten daha büyük bir yaradır. Bazı arkadaşlar , farkında olmadan başarılı, derse çok katılan öğrencilere daha fazla sevgi gösterebilir. Ne var ki, sınıfta dersle ilgisiz görünen öğrencilerin daha çok sevgiye ihtiyacı olabilir. Onlara yönelik bir sevgi kanalı açmak, biz öğretmenlerin yapabileceği en güzel tutumlardan biridir.
Öğrenci öğretmeninin yanında kendini güvende hisseder. Ancak öğretmenin söz verip sözünde durmaması,öğrencisini kınaması, eleştirmesi, yeterli ilgiyi ona sunamaması, adaletli olamaması zamanla öğrencinin güvenini kırar. Öğretmen öğrencide “Ben öğretmenimin gözünde değerliyim, o beni yarı yolda bırakmaz, arkamda destekçimdir, zorluklarda yanımdadır, yanlış bilsem de beni sevmekten vazgeçmez.” duygusunu oluşturduğunda güveni de oluşturmuş demektir.
Aile yapısı, geçmişi, sosyo-ekonomik durumu, yetenekleri, duyguları, öğrenme şekli, öğrenme hızı ve istekleri ile her öğrenci ‘biricik’tir. Şüphesiz ki bu kadar farklı öğrenciyi aynı anda öğretmenlik yapmak zordur. Bu nedenle öğretmenlik mesleği kutsal görülür. Öğrenciler , aynı bahçede açmış farklı çiçekler gibidir. Bütün çiçekleri bir çiçeğe dönüştürmeden her bir çiçeği ayrı ayrı sulamak, beslemek büyütmek ancak maharetli bahçıvanların işidir. Biz Öğretmenlerin yapabileceği en büyük işlerden biri, öğrencilerin her birinin sahip olduğu değişik yetenekleri keşfetmek ve bunu başta öğrenciye , sonra ailesine fark ettirmektir. Her öğrencide bir cevher vardır.
Bizler öğrencilerimize salt bilgi aktarımını hedeflememeliyiz.Öğrencilerimizin zihinlerinden ziyade gönüllerine hitap etmeliyiz.Öğrencilerin okul sürecinden olumlu hatıralarla ayrılmasını, güzel insani ilişkiler kurmasını sağlamak bizlerin diğer bir görevi olmalıdır.
Sadece sınıftaki öğrencilere öğretmenlik yapmak yetmez, anne babalara da rehberlik etmek gerekir. Öğrenciye yaklaşım, ödül ve cezanın kullanımı, yanlış ebeveynlik davranışlarından uzaklaştırma konusunda velileri bilgilendirip onlara yeni ufuklar açmak toplumun gelişimi adına çok güzel bir adım olacaktır.
Evet, bizlerden anne babalar çok şey bekliyor. Bir anne-baba kendi çocukları ile ilgilenmekte zorlanırken bizlerden pek çok öğrenciye ilgilenmemizi istiyorlar. Bunun zor olduğunu da biliyoruz. Bu zorluğu ancak birlikte aşabiliriz. Toplum olarak bizlere daha çok sahip çıkıldığında, bizler zor şartlar altında olsakta öğrencilerimiz için en iyisini yapacak ve onları geleceğe güvenle taşıyacağımızdan emin olabilirsiniz..Bütün meslektaşlarımıza saygı ve hürmetlerimle..