Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

ÖĞRETMEN

Öğretmenler, düşüncenin yan oklarını belirlerler. Tertemiz zihinlere gösterilen bu oklar entelektüel öğretmenlerde her daim insani gösterir. Onu anlamayı, sevmeyi, paylaşmayı ötekileştirmemeyi, ayrıştırmamayı, farklılıkları zenginlik olarak kabul etmeyi gösterir. Devrin şuuru olan, bütün gerçekleri yoklayan, bütün yalanların maskesini yırtan öğrencilere doğruyu gösteren, düşüncelere saygılı, tarafsız, çok okuyan, objektif, dürüst inandığını korkusuzca savunan niteliklere sahip bir kişidir entelektüel öğretmen. Öğretmenlikle ilgili çok şey söylenebilir. Öğretmen kimdir? Diye sorulduğunda yüzlerce farklı yanıt alabiliriz. Ayşinler, Mineler, Arzular, Zeynepler, Metinler, Tarkanlar, Cem'ler birer örnek bence. Önce öğretmen bu isimlerini yazdığım arkadaşlar gibi donanımlı olmalı. Her zaman her şartta kendini geliştirmeli, yenilemeli araştırmacı olmalı. Entelektüel; Aydın ve münevver, her şeyden önce farklı olarak öğreten, okuduklarıyla ve kültürel birikimiyle önce kendisine, sonra öğrencilerine katkıda bulunan öğretmendir. Bu pandemi döneminde uzaktan eğitimde olsa gün boyunca bilgisayar başında saatlerce öğrencisine ulaşan öğretmendir. Bu yetmedi ülkeler arası projeler hazırlayarak hem ülkesini dünyaya tanıtan hem de ülkemiz üzerinde kötü imajı silen öğretmen. Örnek: Nurettin Topçu, Necip Fazıl, Rıfat Ilgaz, Erdem Beyazıt, Sabahattin Ali, Behçet Necatigil, Zeki Ömer Defne, Rauf Mutluay, Halit Fahri Ozansoy, Fakir Bayburt, Tahir Alangu, A.Hamdi Tanpınar edebiyatımızın değerleri aynı zamanda öğretmendiler. Hepsinin mesleklerinde yetiştirdikleri öğrencileri bir yana, kültürel hayatımıza katkıları oldukça fazla. Öğretmen, genç ruhları kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde döverek işleyen bir demircidir. Öğretmen ruhlar sanatkârıdır. Hiç işlenmemiş ruhlar üzerinde onun lüzumunu daha aşikâr bir şekilde görüyoruz. Sümerler’in bulup kullandığı yazıyı yazan ve yaygınlaştırmak öğretmendir. "Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" diyen M.Kemal Atatürk, biz öğretmenlerden yüzünü modern dünyanın aklına, analitiğine ve sosyal değerlerine döndüren nesiller ister. Öğretmenlik bana ve birçok öğretmen arkadaşa göre bir aşktır. ‘Öğrencilerin bilmeleri gerektiğinden daha çok şey bilmeyen bir öğretmenden daha korkunç bir şey olmaz’ der Goethe. Her zaman bilinmesi gerekenden daha fazlasını bilen, bu bağlamda Öğrencilerinin ufkunu genişletebilen bir deniz feneri gibi uyarıcı ve fark ettirici olan bir yer altı suyu olarak onların zihinlerine dolanan, dolandıkça o zihinlerde yeni yollar açan öğretmen. Kuşlar, böcekler, bitkiler. Yaşamımın en önemli zamanı, çocukluğumun vazgeçilmezleri doğanın sesi, söyledikleri her zaman beni yakından ilgilendirmiş biri olarak ilk ne zaman fark ettim çevremi diye düşündüğümde ilkokul dönemim çıkıyor karşıma. Gökyüzünde Dolunay’ın henüz çekilip gitmediği sabahlar okula gidiyor ve önümdeki kitapları büyük bir iştahla karıştırıyordum. Öğretmenim Murat Ekiz beni büyük bir merakla izliyordu. Okul çıkışında haftanın 3 günü kütüphaneye gidiyordum. O dönemin kütüphane müdürünün yüzü asık hiç gülmezdi. Bir ödev için raftan belki 5 kitap indirdiğimiz olurdu. Müdür yanımıza gelir bize bağırırdı. Sadece bizi vurmadığı kalırdı. Ama evimizde kütüphanemiz yoktu ki. Şüphesiz halen okuyor ve yazıyorsam bunu; Rüzgarın sesine, doğanın kokusunu ve inceliği o döneme borçluyum.
Ekleme Tarihi: 25 Mayıs 2021 - Salı
Erol KÜÇÜK

ÖĞRETMEN

Öğretmenler, düşüncenin yan oklarını belirlerler. Tertemiz zihinlere gösterilen bu oklar entelektüel öğretmenlerde her daim insani gösterir. Onu anlamayı, sevmeyi, paylaşmayı ötekileştirmemeyi, ayrıştırmamayı, farklılıkları zenginlik olarak kabul etmeyi gösterir.

Devrin şuuru olan, bütün gerçekleri yoklayan, bütün yalanların maskesini yırtan öğrencilere doğruyu gösteren, düşüncelere saygılı, tarafsız, çok okuyan, objektif, dürüst inandığını korkusuzca savunan niteliklere sahip bir kişidir entelektüel öğretmen.

Öğretmenlikle ilgili çok şey söylenebilir.

Öğretmen kimdir? Diye sorulduğunda yüzlerce farklı yanıt alabiliriz.

Ayşinler, Mineler, Arzular, Zeynepler, Metinler, Tarkanlar, Cem'ler birer örnek bence.

Önce öğretmen bu isimlerini yazdığım arkadaşlar gibi donanımlı olmalı. Her zaman her şartta kendini geliştirmeli, yenilemeli araştırmacı olmalı.

Entelektüel; Aydın ve münevver, her şeyden önce farklı olarak öğreten, okuduklarıyla ve kültürel birikimiyle önce kendisine, sonra öğrencilerine katkıda bulunan öğretmendir. Bu pandemi döneminde uzaktan eğitimde olsa gün boyunca bilgisayar başında saatlerce öğrencisine ulaşan öğretmendir. Bu yetmedi ülkeler arası projeler hazırlayarak hem ülkesini dünyaya tanıtan hem de ülkemiz üzerinde kötü imajı silen öğretmen.

Örnek: Nurettin Topçu, Necip Fazıl, Rıfat Ilgaz, Erdem Beyazıt, Sabahattin Ali, Behçet Necatigil, Zeki Ömer Defne, Rauf Mutluay, Halit Fahri Ozansoy, Fakir Bayburt, Tahir Alangu, A.Hamdi Tanpınar edebiyatımızın değerleri aynı zamanda öğretmendiler.

Hepsinin mesleklerinde yetiştirdikleri öğrencileri bir yana, kültürel hayatımıza katkıları oldukça fazla.

Öğretmen, genç ruhları kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde döverek işleyen bir demircidir. Öğretmen ruhlar sanatkârıdır. Hiç işlenmemiş ruhlar üzerinde onun lüzumunu daha aşikâr bir şekilde görüyoruz.

Sümerler’in bulup kullandığı yazıyı yazan ve yaygınlaştırmak öğretmendir.

"Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır" diyen M.Kemal Atatürk, biz öğretmenlerden yüzünü modern dünyanın aklına, analitiğine ve sosyal değerlerine döndüren nesiller ister.

Öğretmenlik bana ve birçok öğretmen arkadaşa göre bir aşktır.

‘Öğrencilerin bilmeleri gerektiğinden daha çok şey bilmeyen bir öğretmenden daha korkunç bir şey olmaz’ der Goethe.

Her zaman bilinmesi gerekenden daha fazlasını bilen, bu bağlamda Öğrencilerinin ufkunu genişletebilen bir deniz feneri gibi uyarıcı ve fark ettirici olan bir yer altı suyu olarak onların zihinlerine dolanan, dolandıkça o zihinlerde yeni yollar açan öğretmen.

Kuşlar, böcekler, bitkiler. Yaşamımın en önemli zamanı, çocukluğumun vazgeçilmezleri doğanın sesi, söyledikleri her zaman beni yakından ilgilendirmiş biri olarak ilk ne zaman fark ettim çevremi diye düşündüğümde ilkokul dönemim çıkıyor karşıma.

Gökyüzünde Dolunay’ın henüz çekilip gitmediği sabahlar okula gidiyor ve önümdeki kitapları büyük bir iştahla karıştırıyordum. Öğretmenim Murat Ekiz beni büyük bir merakla izliyordu.

Okul çıkışında haftanın 3 günü kütüphaneye gidiyordum. O dönemin kütüphane müdürünün yüzü asık hiç gülmezdi. Bir ödev için raftan belki 5 kitap indirdiğimiz olurdu. Müdür yanımıza gelir bize bağırırdı. Sadece bizi vurmadığı kalırdı.

Ama evimizde kütüphanemiz yoktu ki.

Şüphesiz halen okuyor ve yazıyorsam bunu;

Rüzgarın sesine, doğanın kokusunu ve inceliği o döneme borçluyum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.