Bizim oksijen kaynağımız ormanlarımız. Ne yazık ki her geçen gün ormanlarımız yok ediliyor. Ne yazık ki, insanların bilgisizliği, düşüncesizliği nedeniyle yok edilen ormanların yerini bozkırlar, çoraklaşan topraklar ve çöller aldı. Temiz hava ve bol oksijen için küresel ısınmayı, erozyonu, çölleşmeyi, su kaynaklarının kurumasını önlemek ve düzenli bir iklim ve yağış için, varlığı hayatî olan etkili ve verimli ağaçlandırma konusunda, hepimiz hassas olmalıyız. Ormanın hizmetleri, maddi faydalar olarak gördüğümüz kereste, reçine, odun, boya, ilaç ve dericilik vb. gibi sadece ürünler değil elbette. Çok daha hayati önemi ise, bulundukları yerin iklimini, kara iklim tipinden ılıman iklim tipine yöneltmeleridir. Don, kuraklık, aşırı sıcaklık ve fırtına gibi zararları önler, azaltır. Ormanın, rutubeti fazla olduğu için, akarsu ve kaynakları verimli, düzenli ve devamlı kılar. Ormanlar tarımı, hayvancılığı, bayındırlık tesislerini korur; karada ve deniz kıyılarında kumulların oluşmasına engel olması, havaya saf oksijen vermek, gürültüyü ve hava kirliliğini önlemek suretiyle insan sağlığına yardım etmesi; çeşitli av hayvanlarını
Geçtiğimiz son bir-iki yıl içinde dünya genelinde orman yangınlarında tam bir trajedi yaşandı. Geçtiğimiz ayda ülkemizde Ege ve Akdeniz sahillerinde yanan ormanlarımıza ne denmeli? Maalesef bu yangınların yüzde 80 kadarı, “insan kaynaklı” tespit edildi. Milyonlarca insan, gıda güvenliği ve yaşamları için ormanların varlığına ihtiyaç duyuyor. Ormanların korunması, doğal kaynakların da korunması için şart. Çünkü, gezegendeki biyolojik çeşitliliğini, ormanlar barındırıyor. İklim krizini yavaşlatan ve insanoğluna zaman kazandıran en büyük olgu da yine ormanların varlığıdır. Ormanlarımız yok olursa; ormanlarda yaşayan canlı türleri yok olur. Hava kirliliği artar, temiz havamız yok olur, sağlığımız yok olur. Yağış azalır, erozyon, toprak kaybı artar. Hayat kaynağımız toprağımız yok olur. Orman toprak-hava-su-güneş birbiriyle ayrılmaz bağlantı içindedir. Yaşamın devamı için bu dört unsurun bağlantılarının kopartılmaması, oranlarının bozulmaması gerekmekte. Ormanlar yok olursa, dünyamızın akciğerleri ya da filtresi devreden çıkar. Karbon emisyonu artar, oksijen üretimi azalır. Mevsimlerimiz yok olur. Kısaca, ormanların yok olması insan hayatının ve doğanın dengesinin bozulmasına neden olur. Yani sözün özü; orman biterse canlılık biter, yaşam biter, insanlık tarihi biter, insanlık biter. Canlı olan, canı olan, canı yanan o asırlık ağaçlar, haykıramadığı için ya da çığlıklarını sadece insan olma erdemine ulaşmış kişilere duyurabildikleri için sessiz gibi, susmuş gibi görünebilir. Ama emin olun ki bu masum, bu asil, bu ıssız, sessiz yeşil güzellikler eğer konuşabilselerdi, kim bilir neler haykırırdı?
Yeter ki, gelecek kuşaklarımız ormansız kalmasın.