Sağlık çalışanlarımızın ülkemizde ilk koronavirüs vakasının açıklanmasından bu yana onlarca kayıp verdi ve vermeye devam ediyor.
Yoğun bakım ünitelerinde geçirdikleri 9 ayda hasta sayısındaki artışla moralleri git gide azalmış vaziyette.
İlk başlarda evine gidemeyen sağlıkçıların mesai saati kavramı kalmadığını biliyorduk ama yoğun bakım servisini gördüğümüzde bizi moralleri yüksek, tam motivasyon ile çalışan sağlıkçılara şahit olmuştuk.
Bugün gelinen noktada sağlıkçılarımızın yorgunluğu akıllara adeta ikinci dünya savaşının yıkıcı etkisini gösteren ‘Thin Red Line’ filmini getirir şekilde. Filmde Pasifikte bir adaya çıkan Amerikan askerleri uzayıp giden savaş nedeniyle psikolojilerini kaybeder. Kovid-19’lu hastalara bakan sağlıkçıların psikolojisi de bu sonu gelmeyen savaştaki askerlerden farksız durumda.
Tüm sağlıkçılarımızda hemen hemen yarısının en az bir kere koronavirüs geçirdiği bir gerçek. Hastanede verdikleri mücadele nedeniyle dış dünyaya tamamen kapandıkları, çalışmak dışında bir şey yapamadıkları ve insanların bu yaşam tarzını devam ettirmelerine hayret ettiklerini yüzlerinde okuyabiliyorsunuz.
Yoğun bakımda hastaların vücut ısılarını dengelemek ve ani bir komplikasyon meydana geldiğinde kolay müdahale edilebilmek için çıplak yatırılıyor. Üzerlerine ise bir battaniye örtülmüş vaziyette. Eğer entübe bir hasta ise göğsünden ve ağzından geçen bir sürü kablo, vücuduna bağlı bir sürü medikal cihaz ve idrar torbası takılı durumda. Bu hastaları bir bebek gibi içinde mama olan kocaman şırıngalarla besleyen hemşirelere şahit olduk.
Gün içinde belli aralıklar ile hastaların sabit kalmasından dolayı vücudunda hasar oluşmaması adına temizlikleri yapılıyor, tırnaklar kesiliyor.
Hasta sayısının her geçen gün çoğalması nedeniyle mesai saatleri içerisinde gün boyunca maskeleri ve özel kıyafetlerini çıkarmıyorlar.
Bırakın hasta olmayı ve hayatınızın tehlikeye girmesini, sadece sağlıkçılarımızın içinde bulunduğu ağır durumun onlara verdiği hasarı azaltmak için bile salgından korunmak için tüm bireysel tedbirleri uygulayalım.