Erol KÜÇÜK
Köşe Yazarı
Erol KÜÇÜK
 

YAŞASIN KARNE GÜNÜ

Bugün birinci dönem bitiyor, karneler alınıyor… Bir dönem göz açıp kapayana kadar geçti. Bazı öğrencilerimiz güzel bir karnenin getirdiği sevinçle sömestr tatiline koşarken, diğerleri daha az güzel karnelerle eve doğru yollanacaklar, ailelerinden serzenişle hatta cezayla karşılaşma kaygısıyla... Ancak, karne yalnızca ve yalnızca öğrencinin performansını mı gösterir? Peki ya onu yetiştirenler, o çocuğun içinde büyüdüğü koşullar? Aslında karne ailenin, toplumun, sistemin, hepimizin karnesidir… Lise ve dengi okullar ilkokul ve Ortaokullara benzemez. Artık lise ve dengi okullarda kırıklarla dolu bir karneyle sınıf geçilmez, sınıfta kalınır, yani günü kurtaramaz. Böylece öğrenciyi sistem, eleyerek, en başarılı grubu üniversite sınavlarının kapısına kadar taşır. Bu grup genelde ilköğretimde SBS sınavlarına delice bir hırsla hazırlanmış olan gruptur. Yine delice bir hırsla sınav yarışı başlar. Yapılan bir araştırma sınav kaygısının ameliyat olma kaygısından çok daha yüksek bir kaygı olduğunu kanıtlamış… Kaygı, öfke, kıskançlık dolu bir bilinçaltı… Mikro düzeye bakarsak ise karne ailenin karnesidir. Çocuğuna zaman ve mekan ayırmış, çocuğuyla ilgilenmiş ama onu şımartmamış, çocuğunun isteklerini ölçüler dahilinde karşılamış, sorumluluklarını öğretmiş ailelerin karnesi çoğunlukla iyidir. Çocuğuna hiç zaman ayırmamış, onun duygusal gereksinmelerini karşılamamış, ona çok sert veya çok yumuşak veya çok ilgisiz davranmış ailelerin karnesi de bu davranışın sonucunu yansıtan karnelerdir. Bu nedenle karneyi görünce çocuğa kızmak ne denli doğrudur? Sonuçta, onu yetiştiren bizler değil miyiz? Karneleri aldıktan sonra, toplum ve aile olarak özeleştirimizi yaptıktan sonra, sömestr tatili nasıl değerlendirilmeli? Çocuklarımızı, gençlerimiz kazanıcı, Spor ve kitap tatilin en iyi arkadaşları… Sorunlarla dolu bir dönemi daha tamamladık. Sevgili çocuklarımıza ve gençlerimize bol kitaplı, bol sporlu, dolu dolu geçen, dengeli bir sömestr tatili dileklerimle…
Ekleme Tarihi: 20 Ocak 2017 - Cuma
Erol KÜÇÜK

YAŞASIN KARNE GÜNÜ

Bugün birinci dönem bitiyor, karneler alınıyor… Bir dönem göz açıp kapayana kadar geçti. Bazı öğrencilerimiz güzel bir karnenin getirdiği sevinçle sömestr tatiline koşarken, diğerleri daha az güzel karnelerle eve doğru yollanacaklar, ailelerinden serzenişle hatta cezayla karşılaşma kaygısıyla... Ancak, karne yalnızca ve yalnızca öğrencinin performansını mı gösterir? Peki ya onu yetiştirenler, o çocuğun içinde büyüdüğü koşullar? Aslında karne ailenin, toplumun, sistemin, hepimizin karnesidir… Lise ve dengi okullar ilkokul ve Ortaokullara benzemez. Artık lise ve dengi okullarda kırıklarla dolu bir karneyle sınıf geçilmez, sınıfta kalınır, yani günü kurtaramaz. Böylece öğrenciyi sistem, eleyerek, en başarılı grubu üniversite sınavlarının kapısına kadar taşır. Bu grup genelde ilköğretimde SBS sınavlarına delice bir hırsla hazırlanmış olan gruptur. Yine delice bir hırsla sınav yarışı başlar. Yapılan bir araştırma sınav kaygısının ameliyat olma kaygısından çok daha yüksek bir kaygı olduğunu kanıtlamış… Kaygı, öfke, kıskançlık dolu bir bilinçaltı… Mikro düzeye bakarsak ise karne ailenin karnesidir. Çocuğuna zaman ve mekan ayırmış, çocuğuyla ilgilenmiş ama onu şımartmamış, çocuğunun isteklerini ölçüler dahilinde karşılamış, sorumluluklarını öğretmiş ailelerin karnesi çoğunlukla iyidir. Çocuğuna hiç zaman ayırmamış, onun duygusal gereksinmelerini karşılamamış, ona çok sert veya çok yumuşak veya çok ilgisiz davranmış ailelerin karnesi de bu davranışın sonucunu yansıtan karnelerdir. Bu nedenle karneyi görünce çocuğa kızmak ne denli doğrudur? Sonuçta, onu yetiştiren bizler değil miyiz? Karneleri aldıktan sonra, toplum ve aile olarak özeleştirimizi yaptıktan sonra, sömestr tatili nasıl değerlendirilmeli? Çocuklarımızı, gençlerimiz kazanıcı, Spor ve kitap tatilin en iyi arkadaşları… Sorunlarla dolu bir dönemi daha tamamladık. Sevgili çocuklarımıza ve gençlerimize bol kitaplı, bol sporlu, dolu dolu geçen, dengeli bir sömestr tatili dileklerimle…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.