Esirettin Zehir
Köşe Yazarı
Esirettin Zehir
 

ÇOCUK PARKLARI

Memlekette bütün sorunlar bitti de, çocuk parkı mı kaldı diyen olacaktır. Gerçekten Memlekette o kadar çok sorun var ki! "Deveye boynun eğri demişler,  nerem doğru ki demiş " Unutulmaz sanatçı Cem Karaca'nın dediği gibi; " bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete." Aslında bu konu çoktan beri dikkatimi çekiyor. Fakat,  öyle bir dönemde yaşıyoruz ki! İnsanların düşüncelerini,  kaygılarını dile getirmesi bile suç oluyor. Dönem olarak 21. Yüzyıldayız fakat,  kapasite, medeniyet ve yaşam kültürü olarak orta çağda gibiyiz sanki. Yapımız icabı,  konu çocuk olunca biraz daha hassas, biraz daha duyarlı oluyor insan. Bu çocuk parklarını yapan zihniyetleri Eskiden beri merak ediyorum. İki kaydırak,  iki fırıldak,  bir tanede dingili doç , al sana çocuk parkı. Ne yapacak çocuklar burada. Yazın güneşden,  kışın soğuktan  ölüyorlar. Neyse asıl mesele sıcak, soğuk değil. Mikrop yuvası gibi çocuk parkları. Beş,  altı, yedi yaşlarında bir çocuk grubu. Ellerinde cips, mısırlı mı,  pirinçli mi bisküvi gibi bir şey.  Hem yiyorlar, hem oynuyorlar. Başlarında büyük olarak kimse yok. Nasıl ki;  çocukların sağlığına ve geleceğine çok büyük zararları olduğunu bildiğimiz halde, başımızı dinlemek için, eline bir tablet veya telefon verip  bir odaya atıyoruz ya! Onun gibi, çocukların eline ne kadar zararlı şey varsa verip atmışlar parka. Yeter ki sussunlar. Ya benden nazara geldi.  Ya o kadar abur cubur verirsen olacağı buydu diyelim. Çocuklardan biri, birden kusarak çıkarmaya başladı. Ne yaptın derseniz! Ne yapılabilir ki? Çocuk parkı değilde Sahra çölü gibi sanki. Ne bir çeşme,  ne bir su. Neyse derinine inmeyelim. Belki bu yazıyı yemek yerken, çay içerken okuyan vardır. Çocuğu eve gönderdim.  Her taraf batmış.  Bırak bir temizlik dolabını, bir köşede bir çeşme bir fırça olsa, diğer cocuklara zarar vermesin diye temizlerdi insan. Biraz sonra kusuk kuruyacak, başka bir çocuk gelecek. Üstünde kayacak, üstüne oturacak. Burnunu süpüren, elini ya üstüne sürüyor,  ya parktaki aletlere. Birinin burnu kanasa, eli kirlense yapacak hiç bir şey yok. Bu yaşa geldim,  bu memlekette çocukların geleceği düşünülerek yapılan hiç bir planlama görmedim. Çocukların yaşamlarını her gün biraz daha dört duvar arasına sıkıştırıp,  dijital aletler ve oyunlarla süslüyoruz. Neyse konuyu  çok uzatmaya gerek yok. Ne diyor bu adam diyen çok olacaktır. Kısaca, en azından bütün çocuk parklarına acil olarak bir çeşme yapılmalı. En azından ben kendi adıma, çocuklardan utanıyorum.
Ekleme Tarihi: 19 Temmuz 2024 - Cuma
Esirettin Zehir

ÇOCUK PARKLARI

Memlekette bütün sorunlar bitti de, çocuk parkı mı kaldı diyen olacaktır.

Gerçekten Memlekette o kadar çok sorun var ki!

"Deveye boynun eğri demişler,  nerem doğru ki demiş "

Unutulmaz sanatçı Cem Karaca'nın dediği gibi; " bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete."

Aslında bu konu çoktan beri dikkatimi çekiyor.

Fakat,  öyle bir dönemde yaşıyoruz ki! İnsanların düşüncelerini,  kaygılarını dile getirmesi bile suç oluyor.

Dönem olarak 21. Yüzyıldayız fakat,  kapasite, medeniyet ve yaşam kültürü olarak orta çağda gibiyiz sanki.

Yapımız icabı,  konu çocuk olunca biraz daha hassas, biraz daha duyarlı oluyor insan.

Bu çocuk parklarını yapan zihniyetleri Eskiden beri merak ediyorum.

İki kaydırak,  iki fırıldak,  bir tanede dingili doç , al sana çocuk parkı.

Ne yapacak çocuklar burada. Yazın güneşden,  kışın soğuktan  ölüyorlar.

Neyse asıl mesele sıcak, soğuk değil.

Mikrop yuvası gibi çocuk parkları.

Beş,  altı, yedi yaşlarında bir çocuk grubu. Ellerinde cips, mısırlı mı,  pirinçli mi bisküvi gibi bir şey. 

Hem yiyorlar, hem oynuyorlar. Başlarında büyük olarak kimse yok.

Nasıl ki;  çocukların sağlığına ve geleceğine çok büyük zararları olduğunu bildiğimiz halde, başımızı dinlemek için, eline bir tablet veya telefon verip  bir odaya atıyoruz ya!

Onun gibi, çocukların eline ne kadar zararlı şey varsa verip atmışlar parka.

Yeter ki sussunlar.

Ya benden nazara geldi.  Ya o kadar abur cubur verirsen olacağı buydu diyelim. Çocuklardan biri, birden kusarak çıkarmaya başladı.

Ne yaptın derseniz! Ne yapılabilir ki?

Çocuk parkı değilde Sahra çölü gibi sanki. Ne bir çeşme,  ne bir su.

Neyse derinine inmeyelim. Belki bu yazıyı yemek yerken, çay içerken okuyan vardır.

Çocuğu eve gönderdim.  Her taraf batmış.  Bırak bir temizlik dolabını, bir köşede bir çeşme bir fırça olsa, diğer cocuklara zarar vermesin diye temizlerdi insan.

Biraz sonra kusuk kuruyacak, başka bir çocuk gelecek. Üstünde kayacak, üstüne oturacak.

Burnunu süpüren, elini ya üstüne sürüyor,  ya parktaki aletlere.

Birinin burnu kanasa, eli kirlense yapacak hiç bir şey yok.

Bu yaşa geldim,  bu memlekette çocukların geleceği düşünülerek yapılan hiç bir planlama görmedim.

Çocukların yaşamlarını her gün biraz daha dört duvar arasına sıkıştırıp,  dijital aletler ve oyunlarla süslüyoruz.

Neyse konuyu  çok uzatmaya gerek yok.

Ne diyor bu adam diyen çok olacaktır.

Kısaca, en azından bütün çocuk parklarına acil olarak bir çeşme yapılmalı.

En azından ben kendi adıma, çocuklardan utanıyorum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yildizhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

30
Ağustos
16
Ağustos
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.