Yapılan bir araştırmaya göre G-20 ülkeleri arasında yakın zamanda iç savaş çıkma ihtimali olan ülkeler arasında Türkiye birinci sıradaymış.    Ben ne zaman televizyonu açsam zaten savaş çıktı sanıyorum.    Nasıl bir ülkede yaşıyoruz bilmiyorum.    Ne din bekçiliği yapanlar İslam dininin temel ilkelerini biliyor,    Ne Cumhuriyet bekçiliği yapanlar Cumhuriyetin ilkelerini biliyor.    Dünyanın en akılcı, en basit dini İslam dininin insanlık alemine gönderilmesi üzerinden 1414 yıl geçti,  biz halen idrak edemedik.    Neyi anlatamıyoruz,  neyi noksan yapıyoruz diye düşüneceğimize, yıllardır tuvalete hangi ayakla girilir, kıçımız hangi elle yıkanır onu tartışıyoruz.    Klozet icat oldu tartışmalar halen bitmedi.    Cumhuriyet, kısaca halkın egemenliği kendi elinde tuttuğu bir devlet yönetimi biçimidir diyoruz fakat,    Yerel ve genel seçimlerde seçtiklerimizden başka, egemenliğini kendi elinde tutan kimse yok gibi.    Koskoca memleketten, hem dini değerlere, hem milli değerlere sahip çıkan bir kişi çıkmaz mı?    Eski Ülkü Ocakları başkanı Sinan Ateş bir cinayete kurban gitmemiş olsa,    Belki de MHP,  bağımsız gireceği ilk seçimde tek başına iktidar olacaktı.    Fakat, iyiler hiç bir yerde fazla yaşamıyor.    Kötüler ölümsüzlüğü buldular sanki.    Dün,  milli eğitim bünyesi içinde görev yapan biri ile konuştum.    Başta muhalefet ve halk, ülkenin gerçek sorunları üzerinde durmuyor.    Hep boş konular üzerinde durarak,  asıl kalıcı sorunlardan uzaklaşıyoruz dedi.    Neymiş Dilan Polat niye serbest bırakıldı.    Neymiş Dilruba niye tutuklandı.    Neymiş bir lira çalana hesap soruluyor da, milyonlarca doları götürenlere niye hesap sorulmuyor.    Bunlar da önemli sorunlar fakat, ülkenin iç sorunları.      Bugün değilse bile yarın hesap sorulduğunda adalet yerini bulur.    Ülkemizdeki mülteci sayısı çoğu ülkenin nüfusundan daha büyük.    Yabancılara Satılan toprak bütünlüğü,  çoğu ülkenin yüzölçümünden daha büyük hale geldi.    Buna rağmen sınırlarımızdan her gün binlerce kaçak göçmen geçiyor.    Yetmedi, Irak ile yapılan anlaşma sonrası 15 yaş altı ve 50 yaş üstü Iraklılar ülkemize vizesiz girebilecek.    Bu ne demek biliyormusunuz?    Yasal yollarla ülkemize giren Iraklılar iltica talebi yaptığında vatandaşlık prosedürü hızlı gerçekleşecek.    Ayrıca iltica talebi kabul olan Iraklılar aile birleşimi ( aile bütünlüğü) hakları üzerinden anne, baba ve çocukları için iltica talebinde bulunabilecek.    Yani kelime oyununa gerek yok, vize serbestliğinden dolaylı yollarla bütün Iraklılar faydalanacak.    Çoğu yerleşim yerlerinde Iraklı nüfusunun Suriyeli nüfusunu çoktan geçtiği konuşuluyor.    Doğu bölgelerimiz öncelik olmak üzere Suriyeli Mahallesi, Iraklılar mahallesi ve dernekleri çoktan kurulmuş bile.    Bugün yerel ve genel seçimlerde hiç bir güç önlerine geçemeyecek.    İnsan anlamakta zorlanıyor.  Sadece muhalefet değil ki, hepimiz Afyon yutmuş gibiyiz.    Ne muhalefet kanadında,  ne milliyetçi kanatta bu konu ile ilgili tek bir ses, tek bir yazılı ve fiili yasal eylem yok.    Çoluk çocuğumuzun özgürlüğü, bir ulusun özgürlüğü, Dilan Polat’ın özgürlüğü kadar önemsemiyor memlekette.    Hiçbir bir şeye ses çıkarmayan muhalefet, cefasını milletin çektiği her şeyin sefasını çekiyor.    Emekliye zam yok, kabul edilemez.    Asgari ücret açıklanır, kabul edilemez.    Fındık fiyatı açıklanır, kabul edilemez.    Biz de kabul etmiyor zaten. Sen kabul ettirecek bir şeyler yapmalısın     Muhalefet milletvekilleri konuşurken onları asgari ücret alıyor zannediyorsun.    Halbuki hepsi de aynı konforlu dünyada yaşıyorlar.    Son olarak yüzlerce teğmenimizin mezuniyet töreninde Mustafa Kemal in askerleriyiz diye bağırması tartışma konusu yarattı.    Bence de, Atam İzindeyiz demeleri daha yapıcı olurdu.    Çünkü kim kimin askeri!    Belli değil memlekette.