Son günlerde gazetelerde, televizyonlarda sıkça rastladığımız bir haber… Katkılı gıdalar… Hileli gıdalar… Dozunu aşmış karışımlı gıdalar… Genetiği değiştirilmiş bitkiler… GDO lar… Bunları inceleyen bilim insanları derler ki: “Marketlerde etiketini iyice okumadan yiyecek gıdaları almayın.” Güzel… İyi söylüyorsunuz da: 1- Hangi gıda maddesinde katkı yok ki? 2 - Vatandaş bunların hangi maddelerinin ne kadar katıldığını nasıl anlar ki? 3 - Nitrik asit, sülfürik asit gibi maddelerin ne olduğunu vatandaş nereden bilir ki? Bunlar ve benzerlerini ancak kimyagerler bilir. 4 - Genetiği değiştirilmiş bir domatesi, bir elmayı, bir mısırı, bir biber gibi daha birçok meyve ve sebzeleri vatandaş nasıl ayırt edebilir ki?(Bunları yetkililerin kontrol edip, açıklaması gerekmez mi?) 5 - Etin hormonlu olup olmadığını, baklavanın nişasta bazlı tatlandırıcı ile tatlandırılmadığını, yediğimiz balın hileli olup olmadığını kaçımız anlarız? Sigaranın bile zararlı olduğunu biz ancak kanser gibi hastalıklara yakalandığımız zaman anlarız. Yediğimiz içtiğimiz her şeyde hemen hemen çeşitli zararlı katkıların olduğunu bildiğimiz halde bunları alıp kullanıyoruz. Bu hafta “KANSERLE SAVAŞ HAFTASI”. Peki, bu hafta hangi etkinliklerde bulunuyoruz? Tarla, bahçelerdeki bitkileri inceleyip zararlı ilaçların aşırı kullanıldığını tespit ediyor muyuz? Marketlerde satılan gıdalar Türkiye genelinde incelenip halkın sağlığına zararlı olanlar yetkililerce tespit ediliyor mu? Satılan malların üzerindeki etiketlerin doğruluğuna nasıl inanalım? Dürüstlere sözüm yok. Fakat birçok ahlaksızın, para için yapmadıkları hileler, dalavereler kalmıyor. Bunlara ağır cezalar getirilmeli ki halkın sağlığı ile oynamaya kimse cesaret etmesin. Yoksa halkın marketlerdeki barkotları okumakla bu iş bitmez. Zaten çoğumuz marketlerde ucuzlamış ne buluyorsak atıyoruz sepete… Kader deyip geçmeyelim, kader çizgimizin düzgün çizilmesine bizde yardım edelim. Bu hafta değil her daim kanserle mücadele edilsin. Sağlıklı yaşayın…