Bizler deprem olunca hatırlarız yerin sallandığını, binaların yıkıldığını daha sonra tez unuturuz olanları.
Bir deprem durumundan sonraki olaylardan bahsedeceğim şimdi…
Gölcük depreminden sonra idi…
İstanbul Büyükçekmece sahilinde geziyoruz.
Orada oturan arkadaşım:
“Şu gördüğün binalar var ya çoğu depremden sonra boşaltıldı, herkes başka yerlere gittiler. Şu an istediğin binayı yüz, yüz elli bin liraya satın alırsın” dedi.
Aradan üç dört yıl geçti…
Tesadüfen yine o sahilde dolaşıyoruz. Arkadaşlardan birisi:” Hocam şu karşıdaki binalar var ya depremden hemen sonra yüz, yüz elli bine alınıyordu, şimdi beş yüz bine vermiyorlar…”
İçimden dedim ki:
“Ey insanoğlu dün ne idin bugün ne oldun. Deprem geçti her şey bitti, sen deprem kuşağında olduğunu ne tez unuttun.”
Demem şu ki:
Unutuluyor, az rahatlığı görünce hemen her şey unutuluyor…
Aynen bugünkü olaylar gibi…
Şu anda Türkiye’mizin hemen hemen birçok bölgesinde deprem vakaları oluyor.
Televizyonlarda her akşam deprem hocaları bir harita bir çubukla bir şeyler anlatıyorlar.
Acaba yüzde kaçımız bunları dinleyip bir şeyler öğreniyoruz?
Belki deprem olduğu gün dinlerdir iz, sonra!
Öyle ise ne yapmalı?
Bu işten anlayan hakiki yetkililerden oluşan bir heyet toplanmalı…
TRT kanallarından birinde halka önceden duyurulup bir açık oturum yaparak o yetkililer doğudan batıya, güneyden kuzeye Türkiye de deprem gerçeklerini en ince teferruatına kadar halka anlatmalılar…
Hatta bu toplantılar her ay bir defa olmak üzere yapılmalı ki, halk bu deprem afetini zihin’ine iyice yerleştirmeli…
Binalarını yaparken, alırken, yapanların hilelerini görürken bilinçli olmalı…
Olay olduktan sonra ne yapsan boş, çünkü olan bir daha deri gelmez…
Ucuz etinde yahnisi yenmez(Bina için)
Ucuzdan pahallı bir şey olmaz(Bina için)
Bu günü değil, yarınları düşünerek hareket edersek yaşamımız kolaylaşır.
Sağlıklı olun, depremi unutmayın…