Belki olup bitenlerin tam farkında değiliz ama dünya üzerinde yoğun bir mücadelenin olduğunu hissedebiliyoruz. Bu mücadeleyi ister doğu batı mücadelesi, ister egemenlerin hakimiyetlerini  tehdit edenleri bertaraf etme mücadelesi,  isterseniz de emperyalist diktatörlere karşı direnenlerin mücadelesi değin. Bu bir gerçek. Bir gerçek daha var… O da mücadelenin alanı, sahası ülkemizin de içinde bulunduğu bölgemiz. Ortadoğu…Taraflar gittikçe daha netleşiyor. Bölgenin asıl sahipleri ve bölge üzerine uzaktan çöreklenmek isteyenler…Son bir yılda yaşadığımız, hatta son altı ayda yaşadığımız olaylara baktığımızda bu mücadelenin ülkemiz açısından ne kadar acımasız ve sert geçtiğini rahat görebiliyoruz.Ben burada, yapılan bu saldırıları, oynanan oyunları sıralayacak değilim. Ancak dikkatimizi çeken iki olayı sizinle tekrar paylaşmak istiyorum.Bunlardan birincisi; Halep olayları üzerinden yaşanan yoğun mezhep tartışmaları ve Rus mezalimi… Sanal alemde konu o kadar işlendi ki tüm toplum iyice dolduruldu. Yani artık, ister Rusyalı ister İranlı “bir tanesini elimize geçirsek” demeye kalmadan hepimizin şahit olduğu büyük elçi olayını yaşadık. Daha sonra adamların bu olayla neyi amaçladığını,asıl hangi hedefi gerçekleştirmek istediklerini net bir şekilde gördük.Yine dikkatimizi çeken,  Noel Baba, ya da Yeni Yıl kutlayıp kutlamama ile ilgili sanaldaki paylaşımlar. Sanki bu millet ilk defa Noel baba ile karşılaşıyor. İlk defa Miladi yılbaşı ile tanışıyor.Şunu kabul ediyoruz. Adamlar tüm güçlerini arkalarına alarak kutsallarını kendileri gibi inanmayanlara tanıtmaya çalışıyor. Doğru… Ellerinde oyuncaklarla çocukların yüreğine girmeye, erken yaşlarda oyuncaklar üzerinden, şirin dede figürü üzerinden kendilerine meylettirmeye çalışıyor.  Gerçi denedikleri nokta tek burası olsa iyi…Peki buna karşı durmanın yolu, engellemenin yolu bağırıp çağırmak mı olmalı? Yasaklamak, men etmek,  tehdit etmek mi olmalı? Bizim inancımızın, değerlerimizin çocuklarımızı, gençlerimizi muhatap alan, bu Babayı alt edecek, Onun çaba ve gayretlerini boşa çıkaracak, yüreklere, duygulara, düşüncelere seslenen argümanları yok mu?Gerçi  bu da başlı başına ayrı bir konu.Evet… Birileri bizi aldatıyor, kandırıyor. Önce tespit ettikleri konuyu iyice köpürtüyorlar.  Köpürtmeci olarak da seni, beni kullanıyorlar. Bakın bu köpürtmecilere…  Sizden, bizden birileri. Bu toplumda uçuk kaçık konuşuyor olsalar da, saçma sapan fikirler ortaya koyuyor olsalar da etraflarına birçok insanı toplayabiliyorlar. Ya da toplattırılıyor. Ve köpürtme işlemi tamamlandıktan sonra, köpürtme talimatını verenler planlarının ikinci aşamasına geçiyor.Yaşadığımız son iki olayı, büyükelçi ye saldırı ve yılbaşı gecesi gerçekleşen terör olaylarını bir de bu açıdan değerlendirelim. Köpürtmecileri tanıyalım. Köpürtecekleri yeni konuları  önceden görelim.  Ve böylece sergileyecek oldukları yeni oyunları boşa çıkaralım. Dikkat edin. Bu köpürtmeciler en çok da Allah’ın adını kullanarak köpürtüyorlar ve köpürtecekler.